bulamadim:(
DÖNEM: 23 CİLT: 69 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
101’inci Birleşim
4 Mayıs 2010 Salı
(Bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, Kyoto Protokolü’nün yükümlülüklerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
B) Tezkereler
1.- Afganistan Halk Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı Muhammed Muhakkık’ın vaki davetine icabetle TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetinin Afganistan’a resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)
C) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek)
6.- Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/806) (S. Sayısı: 498)
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 479)
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Anayasa Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’nun ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmalarında, Avrupa’daki anayasa mahkemelerinin yapısı ve görevleriyle ilgili olarak Genel Kurula yanlış bilgi verdiklerine ilişkin açıklaması
2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, konuşmasında söylediği sözleri değil söylemediği konuları çarpıtmasına ilişkin açıklaması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata’nın, barajlara ve hidroelektrik santrallere ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/12873)
2.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, MTA Tabiat Tarihi Müzesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13470)
3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Kula’da kurulan tehlikeli atık bertaraf tesislerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13560)
4.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13562)
5.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13563)
6.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13564)
7.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13568)
8.- Bursa Milletvekili H. Hamit Homriş’in, bir gölet yapımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13569)
9.- Adana Milletvekili Mustafa Vural’ın, SGK Teftiş Kurulu Adana Grup Başkanlığının kapatılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in cevabı (7/13625)
10.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Van Gölü’ndeki kirliliğe ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/13638)
11.- Samsun Milletvekili Suat Binici’nin, bir enerji nakil hattına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/13691)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 12.00’de açılarak beş oturum yaptı.
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş ve 19 milletvekilinin:
Fındık sektöründeki (10/708),
Kırmızı et sektöründeki (10/709),
Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, arıcılıkta yaşanan (10/710),
Sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla birer Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş,
İçişleri Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Yozgat Milletvekili Osman Coşkun,
Adalet Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe Mardin Milletvekili Cüneyt Yüksel,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/324) (S. Sayısı: 96),
2’nci sırasında bulunan ve İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kabul edilen, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun (1/499) (S. Sayısı: 321),
3’üncü sırasında bulunan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (1/761) (S. Sayısı: 458),
4’üncü sırasında bulunan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496),
Görüşmeleri komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
5’inci sırasında bulunan ve görüşmelerine devam olunan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) ikinci görüşmesinde 7’nci, 9’uncu, 10’uncu, 11’inci, 12’nci ve 13’üncü maddeleri kabul edildi; 8’inci maddesi üye tam sayısının beşte üç çoğunluğuyla kabul oyu alamadığından reddedildi.
Başkanlıkça, 8’inci maddenin kabul edilmemesi sonucu, 9’uncu maddeden itibaren madde numaralarının teselsül ettirilmesi gerektiği ancak maddeler üzerinde verilmiş olan önergelerin görüşmelerinde bir karışıklık olmaması için, teklifteki madde numaraları esas alınarak görüşmelere devam edileceği, daha sonra madde numaralarının teselsül ettirileceği ve düzeltileceği açıklandı.
Tunceli Milletvekili Kamer Genç, 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim tutanağında yer alan, Başkanlık Makamına hitaben söylediği “Sizin davranışınız anormal.”,
İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, konuşmasında iktidar partisi grubuna hitaben söylediği “Boş sıralara konuşuyorum.”,
İfadesine ilişkin birer açıklamada bulundular.
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in, AK PARTİ Grubu Başkanına,
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, grubuna,
Samsun Milletvekili Haluk Koç, Kocaeli Milletvekili Osman Pepe’nin, şahsına,
Sataşması nedeniyle birer konuşma yaptılar.
Her madde için işleme alınan yedi önergenin dördünün siyasi parti grubuna mensup milletvekillerine hak olarak tanınmasına ve kalan üç önergenin belirlenmesi için kura çekiminin İç Tüzük’e uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkin açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, tutumunda bir değişiklik olmadığını açıkladı.
4 Mayıs 2010 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşime 23.52’de son verildi.
|
|
Mehmet Ali ŞAHİN |
|
|
|
|
Başkan |
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Bayram ÖZÇELİK |
|
|
Konya |
|
Burdur |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Fatih METİN |
|
|
|
|
Bolu |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 136
II.- GELEN KÂĞITLAR
4 Mayıs 2010 Salı
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 Milletvekilinin, tarihi eserlerin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 Milletvekilinin, Kyoto Protokolünün yükümlülüklerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin, tarihi eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.03.2010)
4 Mayıs 2010 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır; ayrı ayrı okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/711)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki, tarihî eserlerin araştırılması, müzelerde bulunan tarihî eserlerin korunması, bunların müzelerde sergilendikleri ve depolandıkları ortamların incelenmesi, eserlerin yıpranmadan uzun süre muhafaza edilebilecek uygun ortamların hazırlanması ve devlet müzelerindeki tarihî esrelerin yağmalanmasının engellenmesi konusunda, alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için, Anayasa’nın 98’inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince, Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Kürşat Atılgan (Adana)
3) Gürcan Dağdaş (Kars)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Ahmet Bukan (Çankırı)
7) Murat Özkan (Giresun)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
15) Atila Kaya (İstanbul)
16) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
17) Mithat Melen (İstanbul)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Bekir Aksoy (Ankara)
20) İzzettin Yılmaz (Hatay)
21) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Hakan Coşkun (Osmaniye)
Gerekçe:
Ülkemiz, neredeyse insanlığın var oluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yaşadığı bir coğrafyada bulunmaktadır. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan bütün toplumlar, yeraltında, yer üstünde ve su altındaki eserleriyle, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan eserler bırakmışlardır. Bu açıdan değerlendirildiğinde, ülkemiz, her türlü kültür varlıklarına sahip olan, nadir yerleşim alanlarından bir tanesidir. Geçmişten günümüze, günümüzden de geleceğe, toplumların yaşam biçimleri, gelenek-görenekleri, inançları dünyayı algılama biçimleri, kültürleri, sanatları vb. hakkında bizlere bilgi veren ve tüm insanlık için çok önemli bir yere sahip olan kültür varlıkları, bir milletin manevi açıdan sahip olduğu en değerli eserlerdir. Bu eserlerin zarar görmesi ya da yok olması, o toplumların, psikolojik açıdan direncinin kırılmasına ve moral açısından çökmesine neden olmaktadır
Dört bir yanında binlerce yıllık geçmişe sahip uygarlıkların eserleriyle dolu olan ülkemizde, ne yazık ki tarihî eserlere hak edildiği gibi davranılmıyor. Türkiye’de koruma altına alınan, envanter çalışmalarına dâhil edilen, ya da yasa güvenceleri altında turizm hareketine katkısı olan tarihî eserlerin, neredeyse birkaç katını, kaçak kazılar, hırsızlık gibi sebeplerle, bilinçsiz bir şekilde heba ediyoruz. Mevsimlerin, iklim değişimlerinin binlerce yıldır yapamadığı tahribatı, cehalet ve ilgisizlik yüzünden bizler yapıyoruz. Geçmişle geleceğimiz arasındaki en önemli köprüleri, ilgisizlik yüzünden bir hiç uğruna yok ediyoruz. Bu tahribatın en önemlileri, son yıllarda kendini iyice gösterdi. Sit alanları içinde yer alan eserlerin yok edilmesi, tarihî eserlerin yurt dışına götürülmesi derken, son dönemlerde, basında sıklıkla, müzelerde hırsızlık haberleri yer almaya başladı
İnsanlığın ortak mirası sayılan kültür varlıkları, hem bizlere hem de gelecek kuşaklara, dünyanın ortak geçmişi ve ortak kültürel zenginliği hakkında bilgi vermektedirler. Tabii ki bu kültürel zenginliğin çok sağlıklı bir şekilde korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması da büyük önem taşımaktadır
Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 21 milletvekilinin, Kyoto Protokolü’nün yükümlülüklerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/712)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizin 2004 yılında taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan Kyoto Protokolü, 5 Şubat 2009 tarihinde TBMM Genel Kurulunda 5836 sayılı Kanun’la kabul edilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı, “Ülkemiz, Kyoto Protokolü’nün Ek B listesinde yer almadığından Kyoto Protokolü’ne taraf olunması 2012 yılı sonuna kadar ülkemize herhangi bir sera gazı azaltım yükümlülüğü getirmemektedir” dese de, bundan sonraki süreçte nasıl bir devlet politikası izlenmesi gerektiği, 2012 sonrası için yapılacak çalışmaların maliyetlerinin çıkartılıp stratejilerinin belirlenmesi ve yapılacak yatırımların araştırılıp tespit edilmesi, alınması gereken tedbirlerin ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Kürşat Atılgan (Adana)
3) Gürcan Dağdaş (Kars)
4) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Ahmet Bukan (Çankırı)
7) Murat Özkan (Giresun)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Mustafa Kalaycı (Konya)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
13) Rıdvan Yalçın (Ordu)
14) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
15) Atila Kaya (İstanbul)
16) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
17) Bekir Aksoy (Ankara)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Mithat Melen (İstanbul)
20) İzzettin Yılmaz (Hatay)
21) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Hakan Coşkun (Osmaniye)
Gerekçe:
Ülkemizin 2004 yılında taraf olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan Kyoto protokolü, 5 Şubat 2009 tarihinde TBMM genel kurulunda 5836 sayılı kanunla kabul edilmiştir. Türkiye Kyoto Protokolü’nü benimsemiş ve bu durumu yasalaştırmıştır. Ancak ülkemiz gibi gelişmekte olan ve ekonomisini sanayiye dayalı hale getirmeye çalışan ülkeler, getireceği ağır ekonomik zorluklar karşısında Kyoto Protokolü’ne karşı çekince koyarak, sözleşmeye taraf olmalarına rağmen, bu protokol hükümlerini onaylayıp ülkelerinde hayata geçirme konusunda acele etmemektedirler. Ülkemiz, daha önceki mevcut şartların hiçbirinde değişme olmamasına, dış kaynaklı enerji satın almasına ve henüz yenilenebilir enerji kaynakları konusunda yeterli mesafe alınamamasına rağmen, bu protokolü onaylamıştır.
Uygun bulma kanun tasarısının çevre komisyonundaki görüşme tutanakları incelendiğinde, Komisyona bilgi veren DPT temsilcisinin, “Ülkemizin 1990 yılı sera gazı salınımının 170 milyon ton olduğunu, bunun 2004 yılında 296 milyon tona çıktığını belirterek, bu artışın devam etmesinin kaçınılmaz olduğu şeklinde bilgi verdiği görülmektedir. Aynı devlet kurumumuz, Ülkemizin özel şartlarının sağlayacağı muhtemel esneklikler tamamlanmadan, emisyon azaltımının sektörler ve genel olarak ülkemiz ekonomisine etkisi ortaya konmadan protokole taraf olunmasının, zamanlama olarak yerinde olmadığı düşüncesini ortaya koymuş, TOBB Temsilcisi ise, protokole taraf olmakla ilgili hazırlıkların yeterince tamamlanmadığı, hazırlık yapılmadan uygulamanın çok zor yükümlülükler getirilebileceği endişesini taşıdıklarını belirterek, “2012 sonrası için hangi taahhütleri isteyeceklerini bilmiyoruz” şeklinde görüşlerini beyan etmişlerdir. Toplantıya katılan çevre örgütleri temsilcileri ise protokolün onaylanmasını desteklediklerini ifade etmişlerdir.
Devlet kurumlarının yaptıkları ölçüm ve hesaplamalara göre, Türkiye eğer 2012 sonrası için özel şartları sağlayamaz ise, mevcut sera gazı salınımlarını yarı yarıya azaltmak yükümlülüğüyle karşı karşıya kalacaktır. Bunun maliyetinin ise hala net olarak ortaya konmadığı bilinmektedir. Komisyon Görüşmelerinde, Komisyon Başkanının ifade ettiği gibi, şartları yerine getirebilmenin maliyet hesaplarının net olarak belirlenmediği, bu konuda 20 ila 148 milyar dolar arasında rakamların telaffuz edildiği anlaşılmaktadır. İfade edilen bu rakamlar, ülkemiz ekonomisi açısından büyük bir önem arz etmektedir. Bu rakamların finansmanının nasıl sağlanacağı, İkinci tur görüşmelerde nasıl bir tutum sergileneceği, 2012 sonrası için hangi tür özel şartların talep edileceği konusunda geç kalınmadan şimdiden bir yol haritasının belirlenmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, tarihî eserlerin korunmasında ve müze yönetiminde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/713)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarih ve sanat eserlerimizin, müzelerimizin korunmasında yaşanılan problemlerin araştırılarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Necati Özensoy (Bursa)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
5) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
6) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
7) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
8) Rıdvan Yalçın (Ordu)
9) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
10) Süleyman Lâtif Yunusoğlu (Trabzon)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Ahmet Orhan (Manisa)
13) Mustafa Enöz (Manisa)
14) Metin Ergun (Muğla)
15) Recep Taner (Aydın)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Muharrem Varlı (Adana)
18) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
19) Kürşat Atılgan (Adana)
20) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe:
Binyıllardır çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış topraklarda yaşıyoruz. Zengin tarihimizin mirası olarak, pek çok tarih ve sanat eserimiz, açık alanlarda ve müzelerde sergilenmekte, yada depolarda sergilenmeyi beklemektedir.
Bu zengin miras, her zaman tarihi eser kaçakçılarının ilgisini çekmiş, pek çoğu yurt dışına kaçırılmış, yabancı devletlerin müzelerini, zenginlerin koleksiyonlarını süslemişlerdir.
Son günlerde Ankara Resim ve Heykel Müzesi’nde yapılan envanter çalışmasında eksik eserler bulunduğunun tespit edilmesi ile, sahip olduğumuz tarih ve sanat eserlerini korumakta büyük problemler yaşadığımız bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Müzelerimizde ve depolarında, saklama koşullarının yetersizliği, teknik personel eksikliği, hatalı onarım çalışmaları gibi tarih ve sanat eserlerimize kendi kendimize verdiğimiz zarar da, konunun diğer bir boyutunu oluşturmaktadır.
Milli saraylarımızda saklanan tarih ve sanat eserleri ve eşyalarında da durum içler acısıdır. Depolarda bakımsızlık ve pislik içinde yırtık-sökük, kırık-dökük çürümeye terk edilmiş padişahların kullandığı eşyalar harap haldedir.
Tarihimize ve kültürümüze sahip çıkma bilincinin yeterince gelişememesi, Kültür ve Turizm Bakanının, sorumluluğu altındaki müzenin soyulmasını, müstehzi bir ifadeyle askeri darbe dönemine atarak, sorumluluğundan sıyrılma çabasından bile kolayca anlaşılmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin konuya el koyarak, tarihi ve sanat eserlerimizin korunması ve gelecek kuşaklara eksiksiz ve bozulmadan aktarılabilmesi için bir Araştırma Komisyonu kurulması zorunluluk haline gelmiştir.
Tüm bu nedenlerle, tarih ve sanat eserlerimizin, müzelerimizin korunmasında yaşanılan problemlerin araştırılarak, alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu Kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Afganistan Halk Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı Muhammed Muhakkık’ın vaki davetine icabetle TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento heyetinin Afganistan’a resmî ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)
03/05/2010
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Afganistan Halk Meclisi Din, Kültür, Eğitim, Yüksek Öğrenim İşleri Komisyonu Başkanı Muhammed Muhakkık, TBMM Dışişleri Komisyonu Heyeti’ni, resmi bir ziyaret gerçekleştirmek üzere Afganistan’a davet etmektedir.
Sözkonusu heyetin Afganistan’ı ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul’un tasviplerine sunulur.
Mehmet Ali Şahin
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.
C) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/449 Esas sayılı, “Uyuşturucu ve Psikotrop Madde, Bağımlılığı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Genel Müdürlüğü” Kurulmasına dair Kanun Teklifimin 45 gün içerisinde görüşülmediği için TBMM İç tüzüğünün 37. maddesi gereğince doğrudan TBMM Genel Kurulu gündemine alınmasını,
Arz ederim. 14.10.2009
Dr. Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN – Sayın Doğru, konuşacaksınız herhâlde?
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Teklifiniz üzerinde, önergeniz üzerinde beş dakika konuşma hakkınız var.
Sürenizi başlatıyoruz.
REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; (2/449) sıra sayılı, Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Mücadele Genel Müdürlüğünün kurulması için vermiş olduğumuz kanun teklifi hakkında İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de önümüzdeki yıllarda en önemli sorunların başında madde kullanımı ve bağımlılığı olacaktır. 21’inci yüzyılda yeni dünya düzeninde, toplumda ve sosyal yaşamda beklentilerin değişmesi, aile yapısındaki bozulmalar bu durumu ortaya çıkarmaktadır. Önümüzdeki yıllar, dünyada, uyuşturucu ve madde kullanımının toplumu nereye doğru sürüklediğini göreceğimiz yıllar olacaktır. Aynı sorunu ülkemizde de gün geçtikçe ağır bir şekilde hissetmeye başlamış bulunmaktayız. Yapılan son araştırmalar başta büyük şehirler olmak üzere Anadolu’nun köylerine kadar uzanan çok önemli problemin ortaya çıkmakta olduğunu göstermektedir. Geç kalmadan, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize derhâl çok ciddi önlemler alarak sahip çıkmalıyız.
Türkiye’yi saran uyuşturucu ve madde bağımlılığı için koruyucu sağlık önlemleri hakkında aileler ve gençleri uyarmak ve doğru yönlendirmek için bu kurulmasını istediğimiz genel müdürlüğe her geçen gün biraz daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde uyuşturucu madde kullanım alışkanlığı çığ gibi büyümekte ve kullanım yaşı giderek düşmektedir. Ülke olarak, geleceği olan gençlerimizi bu durumdan mutlaka korumalıyız.
AMATEM’in çalışmalarına göre, okullarda ve gençlerde uyuşturucu kullanım oranı her yıl ikiye katlanmaktadır. Uyuşturucunun ticareti ve kazanılan para, dünyada terör örgütlerinin temel kaynakları arasındadır. Ülkemizde de terör örgütleri bu yolla 10 milyar dolar gibi büyük para kaynağı elde etmektedirler. Bu durum bile ülkemizde konuya acil olarak müdahale edilmesini gerektirmektedir. Bağımlılık yapan maddelerin satıcılarının özellikle gençlerimizi hedef aldığı güvenlik güçleri kaynaklarından anlaşılmaktadır. Hedef, çocuklarımız ve gençlerimizdir. Uyuşturucuyla mücadelede hem arzın hem talebin durdurulması gerekmektedir.
Madde kullanımı toplumsal bir sorun olması yanında şeker hastalığı, tansiyon hastalığı gibi bir hastalıktır. Amaç bu hastalığa gençlerimizin yakalanmamasıdır. Yakalandıktan sonra tam tedavisi maalesef mümkün olmamaktadır.
Sayın milletvekilleri, geçmiş yıllarda madde kullanım yaşı on iki iken bugün bu yaş onlara düşmüştür. Ülkemizde son beş yıldan beri ekonomik tablonun ileri derecede bozulması, toplumda psikolojik bozukluklara sebep olmaktadır. Hükümetin yeterli önlem almaması, açlığın, yokluğun, fakirliğin, işsizliğin ileri derecede artması, madde kullanımı ve uyuşturucuya eğilimi daha da fazla artırmıştır. Bu da ülkemizi sahip olduğu genç nüfustan dolayı hedef ülke hâline getirmektedir. Uyuşturucu tacirleri bunu iyi değerlendirmekte hem kaçakçılığı hem de kullanımını ülkemizde desteklemektedirler.
Uyuşturucuyla mücadelede çok etkin olmak ülkemiz için zorunlu hâle geldiğinden Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle Mücadele Genel Müdürlüğü ve bu Genel Müdürlüğün yetkili ve etkin bir şekilde çalışması için kanun düzenlemelerine gidilmelidir. Uyuşturucu maddelerle ilgili suçlar kamunun sağlığıyla ilgili işlenen suçlardır, oluşturduğu zarar çok fazladır. Mahkemelerin uzaması, başka davalarla birleştirilmesi doğru değildir. Bundan dolayı uyuşturucu madde suçlarının soruşturma, kovuşturma ve yargılama aşamasını kapsayacak şekilde tahkikat konusu kendine has özellikler taşımaktadır. Onun için de bu konuda uzmanlaşmış hâkim ve savcıların bulunduğu ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Kurulacak olan Genel Müdürlük, denetiminde serbestlik, suç şüphesinin öğrenilmesinde rehberlik, koruma ve yardıma kadar çok ciddi bir şekilde yapılanması gerekmektedir. Madde bağımlılığı rehabilitasyonunun özel önem arz ettiği de unutulmamalıdır. Rehabilitasyon merkezlerinin yerleri iyi tespit edilmeli, Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkeziyle koordineli çalışmalar mutlaka yapılmalıdır. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı konusu yazılı ve görsel medyanın sürekli gündem maddelerinden birisi hâline getirilmelidir. Çeşitli vakıflarca yürütülen sosyal yardımlar geçici bir destek olarak değerlendirilmeli, gençler çalışmaya ve kazanmaya yönlendirilmeli, üretken hâle getirilmelidir. Bütün şehirlerde istihdamı artırıcı, iş temin eden projeler mutlaka desteklenmelidir.
Kanun teklifimiz, uyuşturucu madde bağımlılığı ve kaçakçılığın sorunlarının araştırılması ve gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunun raporundaki önerilen konularla ilgili hazırlanmıştır.
Meclisimizden, sizden kanun teklifimize destek bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük 37’ye göre bir milletvekili arkadaşımızın da konuşma talebi olmuştur.
Sayın Hasan Çalış, Karaman Milletvekili, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş dakikadır.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’yla beraber vermiş olduğumuz 21/4/2009 tarihli uyuşturucu, psikotrop madde bağımlılığı ve kaçakçılığıyla mücadeleyi amaçlayan kanun teklifimizin komisyonlarda zamanında görüşülmemesi nedeniyle, İç Tüzük 37’ye göre Genel Kurul gündemine aldırmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinize saygılarımı arz ediyorum.
Kıymetli arkadaşlar, uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadeleyi amaçlayan, bu konuyla ilgili ayrı bir teşkilat kurulmasını amaçlayan böyle bir kanun teklifinin sadece muhalefetten geldiği için gündeme alınmaması, böyle önemli bir konuda iktidar veya muhalefet anlayışıyla, mantalitesiyle yaklaşılması manidardır ve üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Kıymetli arkadaşlar, eroin, morfin, esrar, kokain, extacy, amfetaminler ve opioidler sıklıkla kullanılan uyuşturuculardandır. Bu uyuşturucular Avrupa ve Kuzey Amerika’da sıklıkla olmak üzere, dünyanın hemen hemen her tarafında kullanılmaktadır. Ülkemizde de giderek kullanıcı sayısı artmaktadır ve gerçekten, gençlerimizi her geçen gün biraz daha fazla tehdit eden bir durumdur. Yapılan araştırmaların gösterdiği önemli sonuçlar, doğudan batıya, batıdan doğuya, uyuşturucu trafiğinin merkezi maalesef Türkiye’dir.
Türkiye’de uyuşturucu kullanımında Diyarbakır, İstanbul, İzmir sıklıkla kullanılmak üzere, büyük merkezlerimizde giderek yaygınlaşmaktadır. Uyuşturucuya başlamakta ailenin, okulun, arkadaş gruplarının önemi ortaya çıkmaktadır. Uyuşturucu satıcıları özellikle okul önlerini kendilerine hedef seçmiş durumdadırlar.
Bu sonuçlar uyuşturucuyla mücadelede son derece önemlidir. Uyuşturucu bağımlılığının sebeplerine baktığımız zaman, maddenin kimyasal özelliği ki, merkezî sinir sistemi üzerinde yaptığı etkiyle kısa sürede şahısları bağımlı hâle getirebiliyor. Bunun için ağrı kesiciler ve sedatifler hekim kontrolü dışında, mutlaka, kullanılmamalıdır. Ayrıca kişisel özellikler etkilidir. Ergenlik dönemi, yanlış arkadaş grupları, arkadaş gruplarına uyum sağlama, macera tutkusu, başarısızlık, sorumluluktan kaçma, güvensizlik gibi nedenler ve “nasıl olsa ben alışmam”, “bir gün bırakırım”, “bana bir şey olmaz” anlayışı uyuşturucunun yayılmasında önemli bir sıkıntıdır. Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde ise, bağımlının tedavi olma isteği, erken teşhis, hastanede yeterli tedavi görmesi ve şahsı topluma kazandırmayla ilgili rehabilitasyon çalışmasının başarıyla yürütülmesi kadar koruyucu tedbirlerle uyuşturucu bağımlısı olmanın yollarını kapatmak da önemli olmaktadır.
Değerli arkadaşlar, gerçekten çocuklar belli yaşlarda aile büyüklerine, anneye, babaya özenirler, belli yaşlarda öğretmenlerine özenirler, belli yaşlarda toplumda önemli kişilere ve starlara özenirler. Bu kişilerin kötü örnek olması gerçekten çocuklarımız, gençlerimiz açısından önemli bir sıkıntıdır. Kendini bu durumda hisseden bütün vatandaşlarımızı ben sorumluluk noktasında dikkatli olmaya davet ediyorum.
Buradan ailelere sesleniyorum: Sizin için evlatlarınızdan daha kıymetli ne olacaktır? Onlara sahip olun, onları anlamaya çalışın. Öğretmenlere sesleniyorum: Yavrularımıza, yavrularınıza, öğrencilerimize sahip olun. Toplum liderlerine ve starlara sesleniyorum: Çocuklarımıza iyi örnek olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalış, lütfen tamamlayın, ek süre veriyorum.
Buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) – Basın ve medyanın program yapımcılarına, yöneticilerine sesleniyorum: Çocuklarımıza kötü örnek olacak programlardan, kötü örnek olacak yayınlardan kaçının. Bu evlatların her birinin sizin de evladınız olabileceğini düşünün diyorum. Buradan değerli milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum: Bu evlatlar sizin de evladınız olabilir. Bu kanun teklifiyle ilgili görevinizi yapınız lütfen.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Çalış, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum...
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Yoklama talebi var.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızı tespit edeceğiz.
Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Selvi, Sayın Keleş, Sayın Kart, Sayın Gök, Sayın Emek, Sayın Güvel, Sayın Köse, Sayın Koçal, Sayın Ekici, Sayın Bingöl, Sayın Aslanoğlu, Sayın Sönmez, Sayın Süner, Sayın Kaptan, Sayın Dibek, Sayın Öğüt, Sayın Özyürek, Sayın Barış, Sayın Güner, Sayın Hacaloğlu, Sayın Korkmaz.
İsimlerini tespit ettiğimiz arkadaşlarımız sisteme girmeyecekler.
Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler (Devam)
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, (2/449) esas numaralı Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/208) (Devam)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
1’inci sırada yer alan, Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türk Ticaret Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/324) (S. Sayısı: 96)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2’nci sırada yer alan, Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Milletlerarası Para Fonu ile Milletlerarası İmar ve Kalkınma Bankasına Katılmak İçin Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanuna Ek Milletlerarası Para Fonu Ana Sözleşmesinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/761) (S. Sayısı: 458)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın; Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Kooperatifler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Kooperatifler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Tarım, Orman ve Köyişleri ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/811, 2/633) (S. Sayısı: 496)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin; 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun ikinci görüşmesine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (x) (xx)
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi, Anayasa değişiklik tekliflerinin ikinci görüşmesinde teklifin tümü ve maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta, yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmektedir.
Teklifin birinci görüşmesinde tüm maddeleri üzerinde değişiklik önergeleri verilmişti.
Dünkü birleşimde teklifin 13’üncü maddesi gizli oylama sonucunda kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 14’üncü maddesini okutuyorum:
MADDE 14- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 14’üncü madde üzerinde kırk beş önerge verilmiştir.
Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fahrettin Poyraz
Bilecik
“Disiplin cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Zekeriya Aslan
Afyonkarahisar
“Disiplin cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
(x) 497 S. Sayılı Basmayazı 19/04/2010 tarihli 88’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
(xx) 497’ye 1’inci Ek S. Sayılı Basmayazı 2/5/2010 tarihli 99’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Azize Sibel Gönül Ahmet Yeni
Kocaeli Samsun
“Disiplin cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497 e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
İbrahim Binici |
Bengi Yıldız |
Fatma Kurtulan |
|
Şanlıurfa |
Batman |
Van |
|
Pervin Buldan |
Osman Özçelik |
|
|
Iğdır |
Siirt |
|
Madde: 14
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tüm disiplin kararları yargı denetimine tabidir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Yaşar Ağyüz
Malatya Gaziantep
Madde 14- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 6. fıkrada yer alan hakkında ibaresinden sonra “görevleri sebebiyle” ibaresi eklenmiştir.
“Disiplin kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, maddeye en aykırı iki önergeyi okutup birlikte işleme alacağım. İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 14. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Yılmaz Tankut Hasan Çalış
Adana Karaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 14. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Korkmaz, siz mi konuşacaksınız efendim?
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Önerge üzerinde Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz, süreniz beş dakikadır efendim.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Demokrasinin tesisi ve yürütülmesi, millî iradenin temsil edildiği Mecliste milletvekillerinin özgür iradesiyle, çok yönlü müzakere ve görüşmeler yapabilmesine bağlıdır. Milletvekilleri, mensubu olduğu partilerin görüşlerini elbette dikkate alacaklardır. Ancak, Anayasa değişikliği mevzubahis olduğunda, Anayasa’nın yediden yetmişe tüm milleti ilgilendirdiğini bilerek, vicdani kanaatlerine göre hareket etmeleri gerekmektedir. Üstelik, Anayasa’nın sadece bizleri değil, çocuklarımız, torunlarımız ve gençlerimizden müteşekkil gelecek nesli de etkilediğini düşünür isek, sorumluluğumuzun büyük olduğunu ve verdiğimiz oylarla gelecek nesiller tarafından da değerlendirileceğimizi unutmamamız lazımdır.
Değerli milletvekilleri, gelinen noktada, AKP’nin Meclis görüşmelerinde sergilediği “Ben yaptım oldu”cu anlayışı ve davranışlarıyla maalesef müzakere ortamı kalmamıştır. Kürsüye çıkan muhalefet milletvekillerinin her söylediği yanlış değil, her konuşmada istifade edilecek cümleler var.
Diyoruz ki, parlamenter sistemin belirleyici vasfı denge ve denetimdir. Getirdiğiniz değişiklik yasama, yürütme ve yargı arasındaki dengeyi hükûmet lehine bozmaktadır. “Hükûmet” deyince sadece kendi Hükûmetiniz akla gelmesin, bu ülkede birçok hükûmet kuruldu, kurulacak, yıkılacaktır dolayısıyla zaman üstü düşünmeye çalışalım.
Anayasa değişikliği denetimin güçlendirilmesi adına da bir şey getirmiyor. Milletvekili dokunulmazlığını kaldırmıyorsunuz. İşte, Meclisin yürütmeyi denetleyen denetim mekanizmaları ortada. Bunlarda bir iyileştirme var mı? Yok.
Anayasa ilk kez değiştirilmiyor sevgili arkadaşlar, ancak yapılacak değişikliğin parlamenter demokrasinin özüne de aykırı olmaması lazım. Bunu yaparsanız mevcudiyetinizi tartışmaya açarsınız. Meclis Anayasa tartışmalarının gündeme dayatmacı bir yöntemle getirilmesinden beri gergindir, sağduyu ve sükûnet yerini sinirlilik hâline terk etmiştir, zaman zaman nezaket kuralları bile ihmal edilmektedir. Meclis yorgundur, cumartesi, pazar dahi gece yarılarına kadar milletvekilini Mecliste bulunmaya zorlama ve sürekli, Genel Kurulda dahi, elde gezen telefonlarla yapılan yoklamalar, milletvekillerinin Anayasa tartışmalarına hür idaresiyle katılmasını neredeyse imkânsız hâle getirmektedir.
Bu hâlin sorumlusu, Mecliste uygun bir müzakere ve tartışma ortamını oluşturup çalıştırmayı beceremeyen iktidar partisidir, AKP’dir. Hâlbuki, tüm milleti ilgilendiren Anayasa değişiklikleri görüşmeleri âdeta bir demokrasi şenliğine çevrilebilir, en üst noktada sağlanacak bir uzlaşmayla dosta düşmana birlik ve beraberlik mesajı verilebilirdi. Ancak, AKP’nin bu uzlaşmaz ve çatışmacı tutumu dolayısıyla bu fırsat kaçırılmıştır, ifrat ve tefrit birbirine karışmıştır. Bu görüntüler, milletimizin Meclise yönelik güvenini de maalesef zedelemektedir. Parlamenter sistemi hırpalayan yolu AKP niye tercih etmiştir? Sanıyorum cevabı Sayın Başbakanın basına verdiği demeçte gizlidir. Sayın Başbakan, başkanlık sistemini istemektedir, tek ve mutlak otorite olmaya taliptir. “O hâlde, parlamenter sistemin can evi milletin Meclisi gözden düşürülmelidir, işe yaramaz bir kurum algısı yaratılmalıdır insanlarımızın gözünde.” Bu düşünce çok acımasız ve bir o kadar da tehlikelidir. Çünkü, ismi ne olursa olsun içinde köylüsü kentlisi, genci yaşlısıyla milletin olmadığı bir sistemin ayakta kalması mümkün değildir. Görünen o ki, dilimizin ucuyla millî irade ve millî egemenliği överken, yine milletin gözü önünde bu değerlerin içini boşaltıyorsunuz. Tek adamlığa gidiş yolunda milleti tasfiye ediyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, şu yaptığımız bir futbol müsabakası değildir, illa birbirimizi yenmek olmamalıdır amaç. Milletimizin topyekûn kazandığı bir sonucu ortaya koymalıdır bu yüce Meclis. Bunun yolu başından beri söyleyegeldiğimiz milletin bütünüyle mutabakat aramaktan geçmektedir.
Değerli milletvekilleri, millî kahramanlar millete hizmet yolunda yarınları adına küçük hesap peşinde koşmayan, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın gereğini yapan insanlardır. Yoksa sizler gibi, bizler gibi onlar da yerler, içerler, gülerler, ağlarlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Korkmaz, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Bir dakika ek süre veriyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Onları diğerlerinden ayıran en önemli özellik, karar anlarında sergiledikleri tavırlardır. Bu kişiler, onlardan biri olmayı ellerinin tersiyle itip zor zamanlarda yükü sırtlayıp kaldırır ve tarihte yıldızlaşırlar.
Sözlerimi, içinde yaşadığımız anların karar anları olduğunu hatırlatarak ve önergeye destek beklediğimizi söyleyerek tamamlıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım diğer önerge üzerinde Sayın Çalış, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce Meclise saygı ve selamlarımı arz ederek sözlerime başlıyorum.
Anayasalar, halkın ihtiyaçlarına, var olan ve var olabilecek problemlerinin çözümüne, huzur ve refahına katkı sağlayan, uzlaşma kültürü sonucu ortaya çıkmış toplumsal mutabakat metinleridir. Görüşmekte olduğumuz teklif gerçekten toplumsal bir mutabakat metni midir? Maalesef hayır. Pekâlâ, işsizliğimize bir çözüm getirecek mi? Emeklinin, memurun derdine derman olacak mı? Ekonomik kriz toplumun bütün kesimlerini, özellikle dar gelirlileri vurmuş iken bunların dertlerine derman olacak mı? Ekonomik kriz nedeniyle küçülen, batmakla karşı karşıya kalan, senetlerini, çeklerini ödeyemeyen, iş yerlerini sabahleyin ümitle açıp akşam siftah etmeden evine gitmek zorunda kalan, işinin, tezgâhının başında işsiz hâle gelmiş esnafın, zanaatkârın derdine derman olacak mı? Maalesef hayır. Orman köylüsünün, emeğinin karşılığını yıllardır alamayan köylünün; TEDAŞ’a, tarım krediye, bankalara karşı borç batağına batmış, haciz kapısına dayanmış köylünün derdine derman olacak mı? Hayır.
Değerli arkadaşlar, o zaman bu Anayasa Değişiklik Teklifi ne işe yarıyor? Bu Anayasa Değişiklik Teklifi, milletin derdine derman değil, AKP’nin derdine derman olmayı amaçlamıştır. 12 Eylül cuntası ne istemişti? Geçici 15’inci maddeyle kendini dokunulmaz, sorgulanamaz kılmıştı. Acaba siz bu teklifle ne yapamaya çalışıyorsunuz? Bu sorunun cevabı üzerinde düşünmek gerekiyor. Daha fazla demokrasi, daha fazla hukuk söyleminiz ne oldu? Aklıselim, nasıldır ki 12 Eylül Anayasası’na tırpan vuruyorsa, size de doğru yolu gösterecektir. Nasıl ki 1982 Anayasası yüzde 92 “kabul” oyu ile halka onaylatılmış olmasına rağmen “cunta Anayasası” olarak yaftalanmaktan kurtulamamışsa, maalesef sizin anayasanız da daha şimdiden adınızla yaftalanmıştır çünkü ortak aklın ürünü değildir.
Kıymetli arkadaşlar, parlamenter demokratik sistem, yasama, yürütme, yargı arasında bir erkler dengesi kurmuştur; bu denge çok önemlidir, bozulmamalıdır. Yasama organı millet adına ve milletten aldığı yetkiyle görevini yürütürken, siz bu dengeyi yürütme lehine bozar, milletin görüşlerinin yansıtılmasına engel olursanız, Anayasa’mızın 98, 99, 100’üncü maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine verdiği yürütmeyi denetleme yetkisini âdeta sulandırır, temsilî hâle getirirseniz kamu vicdanı ve bu yetkinin sahipleri nezdinde mahkûm olursunuz. Daha fazla demokrasi, daha fazla şeffaflık, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele söylemleriyle iktidara gelip, bu sözlerinizi unutarak dokunulmazlık zırhının arkasına sığınır, onlarca dosyanızla yasalardan kaçmaya çalışırsanız kamu vicdanı rahatsız olur. Kürsü dokunulmazlığı vaadinizi, seçim barajlarıyla ilgili vaatlerinizi unutursanız kamu vicdanı rahatsız olur.
Devletimizin bütün organları gibi vatandaşlarımızın yargıya olan güveni de son derece önemlidir. Toplumsal güvenlik ve huzur açısından da bu önemlidir. Siz, daha fazla hukuk, hukuk devleti vaatlerinizi unutur, yargıyı tartışılır hâle getirirseniz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çalış, lütfen konuşmanızı tamamlayın, ek süre veriyorum.
Buyurun.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) – …vatandaşın güveni yargıya azalırsa, yargıyı emrinize almaya çalışırsanız kamu vicdanı rahatsız olur. Sorumluluğu sınırlı olan Cumhurbaşkanına Anayasa Mahkemesinin 14 üyesini atattırmaya çalışırsanız, Anayasa Mahkemesini iş göremez hâle getirirseniz, yandaş bir mahkeme hâline getirmeye çalışırsanız kamu vicdanı rahatsız olur, ülkeyi kaosa sürüklersiniz, bu kaosun içerisinde sizler de boğulursunuz.
Değerli arkadaşlar, bizim sizlere önerimiz şudur: Yol yakınken bu öneriyi, bu teklifi geri çekin, ortak aklın ürünü, ülkemizin dertlerine derman olabilecek bir anayasayı hep beraber yapalım diyorum, saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Madde 14- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129. maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve 6. fıkrada yer alan hakkında ibaresinden sonra “görevleri sebebiyle” ibaresi eklenmiştir.
“Disiplin kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, siz konuşacaksınız herhâlde?
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır efendim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikinci turu görüşülmekte olan 497 sıra sayılı Anayasa Değişiklik Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 19 Nisandan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde olan bu Anayasa değişiklik paketinin partilerin önüne sunulması yaklaşık 22 Martta başlamıştır. 22 Mart… Bugün 4 Mayıs. Yaklaşık iki buçuk aydır gerek Parlamentonun gerek kamuoyunun gündemini işgal etmektedir. Bir siyasi partinin mutfağında hazırlanan Anayasa değişiklik dizisini TRT 3 vasıtasıyla halkımıza on beş gündür seyrettiriyoruz.
Peki, bu Anayasa Değişiklik Teklifi, Anayasa değişiklik paketi halkımızın özlemi, beklentisi ve onların katılımıyla yapılan bir değişiklik midir? Hayır, değildir. Özü nedir? 12 Eylül heyulasını önümüze getirerek 12 Eylül Anayasası’nı değiştiriyoruz. Gerekçeye baktığınız zaman, bugüne kadar halkın katılımı ve demokratik yöntemlerle anayasa yapılmamıştır, şimdi yapacağız. Peki, baktığımız zaman da bu değişiklik paketinde halkın katılımı, demokratik katılım, şeffaflık var mı? Yok. Partilerin önüne koyuyorsunuz “Üç gün içerisinde cevap verdin, verdin; vermedinse ben Parlamentoya getiriyorum.” Belki çoğu iyi niyetli milletvekillerimizin de bu işe katkısı yoktur. Katılım “toplumsal mutabakat belgesi” dediğimiz anayasada olmaz ise nerede olacak?
Düşünün, bu noktaya nasıl geldik biz? Bu noktaya… 2009 Martından sonra Bakanlar Kurulunda değişiklik yapıldı, Adalet Bakanı da değişti haklı olarak. Adalet Bakanı, birtakım icraatlarından sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla karşı karşıya geldi. Karşı karşıya gelmesinin nedeni ne? Adalet Bakanlığı makamı üç beş beden büyük geldi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da kendisine iki üç beden küçük geldi. Bunu ne yapması lazım? Ucundan, kıyısından törpülemesi lazım. Bu, aslında başlangıçta da AKP’nin ve Sayın Başbakanın gündeminde vardı Anayasa değişikliği ama tevazu göstererek uzlaşma zemini bekliyorlardı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluyla çatışma, Erzincan, Erzurum olayları, Adalet Bakanının, Anayasa değişikliğini gündeme getirmesine neden oldu. Aslında çözüm… O Adalet Bakanlığında bekleyen sorunlar çözüm bekliyor. Hapishanelerde yığılma var, tutuklu sayısı artmış, yargı hızlı işlemiyor, çocuk mahkemeleri sorunu var. Bunlara çözüm bulması gerekirken bu sorun ağır geldi; çünkü Adalet Bakanlığı “Ali Dibo”culukla yönetilecek bir makam değildir. Ve Adalet Bakanının istifası sorunun çözümü iken biz, ummuyor ve dilemiyorum ki, Anayasa değişiklik paketi ve referandumla halkımızı üç ay meşgul etme konumuna ve 150-200 trilyon para harcama konumuna gelmeyiz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, anketlerde, Anayasa değişiklik paketi, halkın gündeminde yüzde kaçlarda? Altlarda geziyor! Sivil toplum örgütlerinde bu Anayasa değişiklik paketine ilgi yok. Esnafımızın derdi işsizlik, çark dönmüyor. İşsizlik had safhada, üretimi artırmak lazım, bunun için yatırım yapmak lazım. Özelleştirme gelirlerini borca yatırarak çark dönmez, istihdam yaratmak lazım. Bugün, eğitilmiş her 4 gençten 1 tanesi işsiz; eğitim görmüş ama onlar, gazete sütunlarında, bakan çocuklarının, eski bakan, yeni bakan çocuklarının iş güç sahibi olduklarını, devlet kaynaklarından çarkı döndürdüklerini görünce kendi kendilerine herhâlde hayrete düşüyorlardır, ben de hayrete düşüyorum. Evet, bunun cevabı “Bakan çocukları, milletvekili çocukları aç mı kalsın?” değildir. “Bakan çocukları, milletvekili çocukları, devlete yakın iş yapmasınlar, kurdukları şirketlerle TOKİ’den iş almasınlar, kurdukları şirketlerle bilgisayar ihalesine girmesinler.” budur denilen. Bakın, rahmetli Adnan Menderes döneminde, oğlu özel şirkete ortak olarak devletle iş yapmaya kalkmıştır, rahmetli Menderes’in sözü “Olmaz.” demiştir. Rahmetli İnönü, gene öyle yapmıştır, çocuklarını eğiterek devlete yararlı insanlar hâline getirmiştir değerli arkadaşlar. Yani, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda bunu yapmaz isek ne yapacağız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen konuşmanızı tamamlayın. Size de ek süre veriyorum.
Buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – “Basın özgürlüğü” diyoruz, basın özgürlüğü var mı? “Alevi açılımı” dediniz, hangi Alevi açılımı? 24’üncü maddedeki din ve ahlak kültür dersini niye kaldırmıyorsunuz? “Kürt açılımı” dediniz, niye bir mesaj vermiyorsunuz? Önce, bu Anayasa’da var olan maddeleri uygulamak durumundasınız ama uygulamıyorsunuz.
Bu Anayasa değişikliği bakanlara da sorulmamış, çünkü sorulsaydı Çevre Bakanı “169’u, 170’i değiştir.” derdi. Kültür Bakanı “63’üncü maddeyi değiştir.” derdi, kolaylık sağlardı. Çalışma Bakanımıza sorsanız, “Olmaz, emeklilere de sendika hakkı verin, memurlara da grev hakkı verin.” derdi. Size sorulsa belki daha iyi Anayasa çıkardı.
O nedenle, katılımcılığı olmayan ve halkın beklentisi olmayan, iş, aş derdine, Kürt açılımına, Alevi açılımına ve diğer demokratik hak ve özgürlüklere açılım kazandırmayan bir Anayasa değişiklik paketi olduğu için, biz bu Anayasa değişiklik paketine karşıyız. Karşı olduğumuz için de demokratik tavrımızı kullanıyoruz, katılmamakla kullanıyoruz. Siz de özgürsünüz.
O nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle bu Anayasa paketinin referanduma sunulmamasını diliyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, ek süreniz de doldu efendim. Genel Kurulu selamlamanız için mikrofonu tekrar açıyorum, lütfen Genel Kurulu selamlayın.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Teşekkür ederim.
Sizin değerli oylarınızla bu Anayasa değişiklik paketinin referanduma sunulmamasını diliyor, halkımızın gündemini bu tür maddelerle değil, iş, aş sorununu, ekonomiyi çözerek gidermemiz gerektiğini düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497 sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İbrahim Binici (Şanlıurfa) ve arkadaşları
Madde: 14
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Tüm disiplin kararları yargı denetimine tabidir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Binici, buyurun efendim.
Süreniz beş dakikadır. (BDP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM BİNİCİ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 497 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi ile ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 129’uncu maddesinde yapılan değişiklik bizce de göreceli bir ilerleme olarak kabul edilse dahi yeterli değildir. Yapılmakta olan Anayasa değişikliğine şiddetle karşı durmayışımızın temel nedeni, toplumsal beklentilere cevap olamayan darbe Anayasası’nın halklarımızın talepleri istikametinde değişiklik yapabilme beklentisinden ibarettir.
Bu teklif henüz Genel Kurula gelmeden önce temel prensibimiz, yamalı bohçaya dönen 82 cunta Anayasası’nın bir bütün olarak değiştirilmesi yönündeydi. Bu talep aynı zamanda ülkemizin bütün toplumsal katmanlarının temel beklentisi doğrultusunda şekillenmeliydi.
Ülkemizde bariz bir siyasal hastalık bulunmaktadır. İktidara gelen her siyasal partinin, öncesindeki duruşu ile iktidardayken tutumları arasında çok ciddi bir farklılık göze çarpmaktadır. Ülkemizdeki iktidar anlayışı, çoğunluğun gücünü arkasına alarak azınlıkların istem ve taleplerini görmezlikten gelme anlayışını taşımaktadır.
Demokrasi adına yola çıktığını her zaman ifade etmekten kaçınmayan AKP Hükûmeti, kendi geleceğini garantiye alma adına kulağını her tepkiye tıkamış durumdadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Hükûmetinin bu katı, faydacı tutumunu, halkımıza “Bakın ben statükoya karşıyım, diğerleri statükonun yanında” mesajını verme çabası içerisindedir.
BDP, mirasını devraldığı siyasi anlayışı her zaman ve her yerde demokrasinin, özgürlüğün mutlak savunucusu olmuş bir partidir. Tekçiliğe karşı çoğulculuğu, statükoya karşı yeniliği, devlete karşı özgür bireyi esas almış siyasal bir harekettir ve bu nedenle bugüne kadar büyük bedel vermiştir ama bu halkın özgürlük mücadelesi uğruna bundan sonra da -halkımızın kuşkusu olmasın- bu bedelleri de vermeye her zaman hazırdır. Temel şiarımız mevcut yapı içerisinde farklılıklarımızı koruyarak yarınlara daha büyük bir birliktelikle ulaşabilmektir.
AKP İktidarının tek bir derdi vardır değerli arkadaşlar, o da kendi derin yapısına anayasal koruma zırhını oluşturma çabası içerisinde olmasıdır. Bu çıplak gerçeğin halkımızca iyi tahlil edilmesi de gerekmektedir. Kuşkusuz ki halkımız bu on beş günlük Anayasa değişikliğinde bunu tahlil etmiştir; yarın da bunun, sandıkta AKP’nin siyasal iktidarından hesabını soracaktır. Toplumsal beklentileri boşa çıkarma ve perdeleme konusunda siyasal bir aktör olan AKP Hükûmeti şimdiye kadar bunu başarmıştır ama artık baş aşağı, yokuştan aşağı gün güne gitmektedir. Bu halk onlardan seçimde hesap soracaktır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Binici, süreniz doldu, ek süre veriyorum. Bir dakika içinde konuşmanızı tamamlayın lütfen.
İBRAHİM BİNİCİ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; göreceli bir ilerlemeyi ifade eden bu anayasal değişikliğin tarafımızdan kabul görebilmesi için mutlak surette Barış ve Demokrasi Partisinin üç yıldır dile getirdiği dilekleri, temennileri, halkın istemleri dikkate alınmalıydı.
BDP olarak, hiçbir partinin güdümünde olduğumuz düşünülemez; böyle bir düşüncenin içinde olanları bir kez daha uyarıyoruz, kendi hesaplarını bir daha gözden geçirmelerini bekliyoruz. BDP Grubunun siyasal duruşu her zaman berrak ve şeffaf olmuştur. Eğer bir sorun olduğunu düşünen varsa kendilerini sorgulamalıdırlar.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün heyeti saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım. İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci EK Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14 üncü maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 129 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Azize Sibel Gönül (Kocaeli) ve arkadaşları
“Disiplin cezalarına ilişkin kararlar yargı denetimi dışında bırakılamaz.”
Diğer önerge sahipleri:
Zekeriya Aslan
(Afyonkarahisar)
Fahrettin Poyraz
(Bilecik)
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergelere efendim?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Gönül, konuşacak mısınız?
AZİZE SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Aslan?
ZEKERİYA ASLAN (Afyonkarahisar) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçe…
Sayın Poyraz?
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Sayın Poyraz, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 129’uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki değişiklik önergemle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddede bildiğiniz gibi kınama ve uyarma cezalarını da yargı denetimine açıyoruz ve burada, bugüne kadar kınama ve uyarma cezaları da ortaya çıkmış olan ve çoğu kere de mağduriyetlere yol açan fakat yargı denetimi dışında olan memur arkadaşlarımıza da bir anlamda yeni bir hak tanımış oluyoruz.
Türkiye’nin uzunca bir süredir gündemi, hepimizin bildiği gibi, Anayasa değişikliği. Uzunca bir süredir diyorum çünkü bu süre, değerli arkadaşlar, ne bir haftalık ne bir aylık ne de bir yıllık süre. 1986 yılında siyasal bilgiler fakültesine girdiğimiz zaman Anayasa hukuku derslerinde tartışılan konuların başında 82 Anayasası geliyordu, bundan yirmi küsur sene öncesinden bahsediyoruz. Aradan seneler geçti ve bugün buradayız, yine tartışılan konu: 82 Anayasası.
Siyasi partilerin bütün programlarına baktığımız zaman, şu anda Mecliste grubu bulunsun veya bulunmasın, bütün siyasi partilerin parti programlarında da 82 Anayasası’yla ilgili pek çok tartışmanın, pek çok değerlendirmenin olduğunu görüyoruz ve bütün siyasi partiler de parti programlarında, seçime girerken de seçim beyannamelerinde de milletimize 82 Anayasası’yla ilgili olarak çeşitli değişiklikler yapma noktasında taahhütlerde bulunuyorlar.
AK PARTİ olarak da biz diğer siyasi partilerden farklı değiliz, farklı konumda değiliz. Biz de bu sorunun, bu sıkıntının tespitini yaptık ve kuruluşumuzdan itibaren de milletimize bu anlamda da, bu sıkıntının çözümlenmesi noktasında da taahhütlerde bulunduk. Zaman zaman da hep birlikte, gerek geçmiş dönemde gerekse bu dönemde de çeşitli Anayasa değişiklikleri yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlar, şu birkaç haftalık süre zarfında sabırla burada arkadaşlarımızla muhalefet milletvekili arkadaşlarımızın çeşitli eleştirilerini dinliyoruz. Aslında bakıldığı zaman eleştirilerinin birkaç noktada odaklandığını görüyoruz. AK PARTİ’yi uzlaşmaz olmakla suçluyorlar, AK PARTİ’yi aceleci olmakla suçluyorlar, AK PARTİ’yi millî iradeye ipotek koymakla, AK PARTİ’yi milletvekillerinin iradesine ipotek koymakla suçluyorlar.
Değerli arkadaşlar, biz aceleci değiliz ama Türkiye aceleci. Şu otuz yıllık, yaklaşık otuz yıllık dönem zarfında Türkiye’nin, büyüyen, gelişen Türkiye’nin önünde biriken dağ gibi sorunların çözümlenmesi anlamında, siyasetçiler olarak bu sorunların çözümü noktasında elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak da acele etmemiz gerekiyor. Usulü dairesince…
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – İşsizliği çöz!
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) - Lütfen, buradaki aceleden kastettiğim, işleri acele etmek, İç Tüzük değil.
Burada elbette ki sorunları ivedilikle çözmemiz gerekiyor. Bu bizim sorumluluğumuz, sorumluluktan asla ve asla kaçınamayız. Millî iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde biz bunun tartışılmasını istedik. Ne yaptık? Gerek Mecliste grubu bulunan siyasi partiler gerekse Mecliste grubu bulunmayan, yüzde 1’in üzerinde oy almış olan tüm siyasi partilere açık öneride bulunduk, dedik: “Gelin, bu paketi tartışalım; öneriniz varsa önerinizi getirin, konuşalım, tekliflerinizi değerlendirelim.” Ne dediniz? “Görüşmeyiz.” dediniz. Ne dediniz? “Olmaz.” dediniz ve millete taahhüt ettiğiniz, millete bir nevi söz verdiğiniz, “Değiştireceğiz.” dediğiniz 82 Anayasası’nı sahiplenen konumuna düştünüz. “Darbeyi yapanlar yargılansın.” diyoruz, siz diyorsunuz ki “Hayır, yargılanmasın.” “Çıkın bunu millete izah edin.” diyoruz, “Buyurun, referanduma götürelim, sonuçta, nihayetinde millet karar versin.” diyoruz, ona da olmaz diyorsunuz. “Milletvekillerinin iradesine ipotek koyuyorsunuz.” diyorsunuz. Biz bakıyoruz, görüyoruz, milletimiz de görüyor; burada isimler okunduğu zaman oraya geçip kabinlerde oy kullanan milletvekillerinin kimler olduğunu, isimleri okunduğu hâlde oraya gidemeyip de oyunu dahi kullanamayan milletvekillerinin kimler olduğunu tüm Türkiye görüyor, bütün millet görüyor. Bu mudur milletin, milletvekillerinin iradesine ipotek koymak? İddia sahiplerinin önce dönüp kendilerine bakmaları gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, biz burada nihayetinde bir taslak getirdik. Bunu tartıştık, sivil toplum örgütlerine götürdük, siyasi partilere götürdük ama sonuçta şunu söylüyoruz değerli arkadaşlar: Bakın, sözün esas sahibi kimdir? Sözün esas sahibi milletin kendisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Poyraz, size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Buyurun, madem o zaman sözün esas sahibi milletin kendisiyse hadi buyurun millete gidelim. Hani hepimiz milliyetçiydik, hani hepimiz halkçıydık? Milletin sözünün üzerine söyleyecek sözümüz mü var? Neden milletten kaçıyoruz? Neden milletten kaçınıyoruz?
ÜNAL KACIR (İstanbul) – “Kaçınıyorsunuz.” de canım.
FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biz kaçınmıyoruz elbette, biz sözümüzün arkasındayız; soruyu soruyorum, asla kaçmıyoruz. Millî irade, milletin iradesi sandıkta tecelli edecektir, bundan asla şüphemiz yok. Eğer sözünüzün arkasındaysanız, milliyetçiyseniz, halkçıysanız, milletin iradesine saygı duyuyorsanız o zaman son sözü de, nihai kararı da milletin söylemesi noktasındaki taahhüdünüzü de yerine getirmeniz gerekmektedir.
Ben bu maddemizin, Anayasa paketimizin milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Poyraz, teşekkür ederim.
Diğer önergenin gerekçesini okutacağım.
Gerekçe:
Madde metni daha açık hale getirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 14’üncü maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin 14’üncü maddesinin gizli oylamasına geçeceğiz.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını bir kez daha arz ediyorum: Komisyon ve hükûmet sıralarında yer alan kâtip üyelerden komisyon sırasındaki kâtip üyeler Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar (İstanbul dâhil), hükûmet sırasındaki kâtip üyeler ise İzmir’den başlayarak Zonguldak’a kadar (Zonguldak dâhil) adı okunan milletvekiline biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan oy verme yerlerinden başka yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyelerden üç yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır.
Bilahare oy verme yerinden çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip üyelerimizden bu hususlara riayet etmelerini ve milletvekillerinin de pul ve zarf aldıktan sonra adlarının ad defterine işaretlendiğine dikkat etmelerini özellikle istirham ediyorum.
Şimdi, gizli oylama Adana ilinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Oy kutularını kaldırıyoruz.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 408
Kabul : 339
Ret : 69
Çekimser : -
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekçi Bayram Özçelik
Konya Burdur”
Teklifin 14’üncü maddesi kabul edilmiştir.
Şimdi 15’inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 15- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet hizmetlerinin denetimi
MADDE 144- Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 15’inci madde üzerinde elli bir önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin “iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Dilek Yüksel
Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin “iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Halil Mazıcıoğlu Ahmet Yeni
Gaziantep Samsun
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bengi Yıldız |
Fatma Kurtulan |
Pervin Buldan |
|
Batman |
Van |
Iğdır |
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
Siirt |
|
Madde : 15
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet hizmetlerinin denetimi
Madde 144 - Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar ve HSYK karar ve uygulamalarına ilişkin yaptırımlar kanunla düzenlenir.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Akif Akkuş Hasan Çalış
Mersin Karaman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 15. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat Korkmaz |
Rıdvan Yalçın |
|
Mersin |
Isparta |
Ordu |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu M. Fatih Atay
Malatya Aydın
BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nesrin Baytok Turgut Dibek
Ankara Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Baytok, siz mi konuşacaksınız efendim?
NESRİN BAYTOK (Ankara) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır Sayın Baytok.
NESRİN BAYTOK (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarihe geçen bir Anayasa değişikliği oturumu daha gerçekleştiriyoruz. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Adalet hizmetlerinin denetimiyle ilgili maddeyi görüşüyoruz. Yargıyı etkin, başarılı, gerçekten adil hâle getirebilmeyi arıyoruz. Bunun önemli dayanak noktalarından birisi de denetim mekanizmasıdır hiç kuşku yok. İyi düşünülmüş, iyi kurgulanmış bir denetim başarının arkasındaki temel etkendir. Uygulamada denetim işinin iyi yürümediğini görüyoruz. Maalesef bu maddedeki düzenleme de denetimi daha karmaşık ve içinden çıkılmaz hâle getiriyor.
Bu dönem yargıya siyasi talimatların verildiği bir dönem oldu. Bakanlar savcıları arayarak talimat vermeye yöneldiğinde zaten nasıl bir denetim sağlanabilir, doğrusu bilemiyorum. Adalet kurumu, maalesef, adalet dağıtabilmekten çok uzaktadır. Ne yazık ki işler AKP döneminde daha da kötüye gitmiştir.
Sayın milletvekilleri, bu tespiti üzülerek yapıyorum, gerçekten çok daha kötüye gitmiştir. Adalet Bakanlığı, Hükûmetin canını sıkan kişilerden hınç almak için sopa gibi kullanılmaktadır. Bunun için adalet mekanizmasındaki iki yol acımasızca kullanılıyor; birisi tutuklu yargılayabilme hakkı, ikincisi de gizli tanıklık.
Geçici bir koruma önlemi olan tutuklama, kişi özgürlüğünü peşinen sınırlayan bir ceza niteliği almıştır. İnsanlar haklarında bir hüküm verilmeden cezalandırılıyorlar. Suçsuz insanların, suçluluğu kanıtlanmamış insanların aylarca, yıllarca haklarında iddianameler hazırlanmadan, hâkim huzuruna çıkarılmadan hapiste tutulduklarına tanık oluyoruz. Tutuklama yöntemi bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor. Örneğin, Ergün Poyraz üç yıl oluyor tutuklu, hapse atıldı unutuldu. Hani cezası? Hani Ergenekon? Suçu ne, hâlâ bilinmiyor. Bu bir kişi mi? Ne gezer… Rektörler, bilim adamları, gazeteciler, sendikacılar, askerler, AKP muhalifleri tutulup tutulup içeri atıldı.
Öte yandan yargılamanın adil olması kadar makul sürede bitirilmesi de önemlidir. Nerede makul süre? Dünyada bir Guantanamo var, bir de Silivri var, yanı sıra bir de Habur hukuku oluştu.
Sayın milletvekilleri, gizli tanıklığa gelince, bu dönemde neye tanık olduk? Gizli tanık diye, birileri hakkında iftira mekanizması çalıştığına tanık olduk, bir de suçluların gizli tanık yapılarak hapisten salıverildiğine. Gizli tanıklık iftira atma yolu oldu. Gizli tanık bir iddiada bulunuyor, doğruymuş gibi kabul görüyor. Sözleri destekleyen somut deliller ortada yok. İftira at, serbest kal!
Sayın milletvekilleri, bu Anayasa değişikliğinde bu ve benzeri hukuk skandallarına engel olabilecek bir düzenleme var mı diye bakıyoruz, maalesef göremiyoruz. Bu Anayasa değişikliklerinin en önemli ayağı yargıyla ilgili düzenlemeleri içeriyor oluşu. Bu maddede de hâkim ve savcıları denetleme yetkisi Adalet Bakanlığından alınarak Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna devrediliyor gibi görülüyor ancak maddeye göre adalet hizmetleri ile savcıların idari görevleri yönünden denetimi Adalet Bakanlığı tarafından yapılacak deniliyor. Denetimin kapsamı nedir, içeriği nedir, sonuçları nedir, adalet hizmeti ne demektir? Gerekçede “yargı göreviyle ilgili olmayan adalet hizmeti” diyor. Anayasa’nın bir başka maddesinde, 140/6 maddesinde yargıç ve savcıların idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlı olması kuralı korunuyor. O zaman “adalet hizmetleri” ibaresinin kapsamından ne anlayacağız?
Özetle, iyi niyetli belki ama kafası karışık birileri tarafından hazırlanmış bir maddedir bu madde. Anayasa değişikliğinde uzlaşma aramanın önemi buralardan gelmektedir. Anayasa değişikliğinde üçte 2 çoğunluk gerekliliği uzlaşmayı mecbur tutmak içindir, anlamı budur. Bu çalışmada ise iktidar “Yaptım, oldu.” demektedir. Ne mutlu ki Parlamento geleneğimiz sağduyuyu hâkim kılma konusunda harekete geçebiliyor. Dün bu yönde çok önemli bir başarı sağlandı. Güçler ayrılığı ilkesi yürütme ile yasama arasında kendisini gösterdi. Yürütme, yasama ve yargı arasında da bu dengeyi kurmalı ve korumalıyız. Külüstür, gelişigüzel, çalakalem yöntemlerle Anayasa değişikliği yapmak yerine, bu yüce Meclise yakışır yasalar ve anayasalar yapabilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Baytok, konuşmanızı tamamlayın lütfen. Size de bir dakika ek süre veriyorum.
NESRİN BAYTOK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Yargıyı bağımsız ve adil yapabildiğimiz ölçüde demokrasimiz gelişecektir. Adaletsizlik insana açlıktan çok daha fazla acı verir ve telafisi yoktur. Açlığınızı yemek yiyince geçirirsiniz ama adaletsizliğe uğradığınızda yıllar boyunca unutamazsınız, sürekli sürekli kanayan bir yara olur. Bu dönem AKP yönetimi maalesef pek çok kişide böyle derin yaralar açtı ve tarihe böyle geçiyor. Ne kadar acı!
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Diğer önergenin imza sahipleri:
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
Hasan Çalış (Karaman) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Atay, siz mi konuşacaksınız efendim? Buyurun.
Aydın Milletvekili Sayın Fatih Atay. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Atay.
M. FATİH ATAY (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 15’inci maddenin değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 144’üncü maddesinin değiştirilmesine yönelik olan bir maddeyi tartışıyoruz. Bu maddeyle getirilmek istenen işlem adalet hizmetleriyle ilgili, Adalet Bakanlığının görevlendireceği adalet müfettişleri tarafından bir denetimin olabilmesidir. “Adalet hizmetleri” kavramı geniş bir kavramdır. Bunun içine hâkimlerin ve savcıların yaptıkları bütün işlemler, bütün kararları girmektedir. Bu nedenle bu kadar geniş bir kavramın Adalet Bakanlığının atayacağı müfettişler tarafından denetlenmesi yargının idare tarafından, yürütme tarafından denetlenmesi anlamına gelir ve kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş olan Anayasa’mızda, hukuk devletini benimsemiş olan Anayasa’mızda bu, kuvvetler ayrılığı ilkesinin sona erdirilmesi anlamına gelir ve Anayasa’ya aykırıdır.
Değerli milletvekilleri, toplumun büyük bir kesimi, sivil toplum örgütleri, demokratik kitle örgütleri, Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi Başkanı çıktılar bu Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak düşüncelerini kamuoyuyla paylaştılar. Hiçbirisi, hiçbir kurumun başkanı, bu değişikliklerin Anayasa’nın ruhuna uygun olmadığını söylediler ve onlar siyasi ve ideolojik etkiden arındırılmış bir yargının yaratılmasından yana olduklarını söylediler. Bu istek onların kişisel istekleri değildi, kurumsal istekleri idi çünkü bu istek Anayasa’da yer alan hukuk devleti ilkesinin bir sonucudur.
Değerli milletvekilleri, günlerdir bu kürsüye çıkan bütün muhalefet partisi milletvekilleri görüşlerini sunarken sizlerin yargı ile sorununuz olduğu konusunda bir iddiada bulundular. Siz “hayır” dediniz, bu iddiayı reddettiniz. Ancak bir bakan Hükûmet adına görevliyken milletvekili arkadaşlarımızın sorduğu soru karşısında bir itirafta bulundu, dedi ki: “İzmir Limanı özelleştirildi -evet- 1 milyar 200 milyon dolara satmıştık, daha sonra özelleştirmenin yasalara uygun olmadığı iddiasıyla dava açıldı. Davanın sonucunda özelleştirme iptal edildi -evet, doğru- hadi bakalım, siz satın, 1 milyar 200 milyon dolara satabilir misiniz?” Hani “Böyle yargı olmaz olsun, devlet bundan zarar etti.” anlamına gelen düşüncelerini söyledi.
ALİ ÖZTÜRK (Konya) – İptal değil. İki buçuk sene sonra...
M. FATİH ATAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sürenin uzunluğuyla ilgili tartışma ayrı bir şey ama yargı kararları devlete kazandırdığı parayla ölçülmez. Yargı kararları hukuka uygunlukla, adaletin gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ölçülür ama aynı duyarlılığı Sayın Bakanın, TÜPRAŞ özelleştirilmesinde… İhale ettiniz, idari yargıdaki 3 tane bayan hâkim, yargıç o özelleştirmeyi iptal etti. Sonra tekrar onu ihaleye çıkardınız ve devlete 3 milyar dolardan fazla bir kazanç elde etmesini sağladılar. Yani böyle mi değerlendirilmesi gerekir? Tabii ki değil. Yani yargıyla sorununuz olduğu iddiasını, bu tavrı, Hükûmetin bir bakanının bu ifadeleri kullanmasıyla kanıtlamış olduğu kanısındayım.
Sayın milletvekilleri, adalet müfettişleri Bakana bağlı görevliler. Adalet müfettişlerinin Anayasa’da yer almasını anlamak gerçekten mümkün değil. Yani bir teftiş yapacak olan insanların Anayasa’da yer aldığı dünyada tek anayasa bizimkidir diye düşünüyorum ama Yargıtay var, Sayıştay var, Danıştay var. Onlar kurum ama adalet müfettişlerinin Anayasa’da yer almasını sadece bizim Anayasa koymuş. Bunun çok doğru olduğunu düşünemiyorum. Yani bunun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Atay, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
M. FATİH ATAY (Devamla) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, elbette bu görüşmeler sırasında hepimizin alacağı bazı dersler var. Sayın Meclis Başkanımız da, bu teklifi sunanlar açısından sanıyorum ki Parlamentodaki Anayasa değişikliği tekliflerinde en rahat, en kolay müzakerelerin yapıldığı bir dönemi geçiyoruz çünkü Meclis Başkanımız bu teklifi sunanlar için her türlü kolaylığı yaptı tutumuyla, davranışlarıyla ama aynı Meclis Başkanının o kürsüdeki konumuyla bütçe görüşmelerinde Başbakanın göstermiş olduğu tavra da bir cevap beklediğimi bir milletvekili olarak söylemek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Atay.
Birlikte işleme aldığım ikinci önerge üstünde Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan Yalçın konuşacaklar.
Buyurun Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Anayasa’mızın değiştirilmesine dair kanun teklifinin çerçeve 15’inci maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle ilişkili olarak söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle konuşmamın başında yüce Meclisin değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, birkaç gündür süren rahmetli İnönü üzerinden bir polemikle ilgili birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Millî Mücadele kahramanlarından biri olan rahmetli İnönü iktidardan düşeli tahmin ediyorum bir altmış yıl olmuştur ve Hakk’ın rahmetine kavuşmuş bir insandır. Partiniz içerisinde de rahmetli İnönü’yle siyaset yapmış insanlar olduğunu da tahmin ediyorum. Bizim, siyasi görüşlerine, parti olarak olumsuz rezervlerimizi de her zaman ifade ettik ama iktidardan altmış yıl önce düşmüş bir insan hakkında, bugün siyasi rakibiniz olmamasına rağmen “faşist” kelimelerine varacak kadar üslubu aşan eleştirileri doğru bulmadığımızı, insani bulmadığımızı, hatta “Ölülerinizi hayırla yâd ediniz.” anlayışıyla İslami de bulmadığımızı özellikle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa meselesi, Meclis gündemine, hatta Türkiye gündemine geldiğinden bu yana Sayın Genel Başkanımızın her fırsatta “uzlaşma” kelimesini ifade ettiğini, uzlaşmayı salık verdiğini biliyorsunuz. Bir önceki Meclisi Başkanımız Anayasa hazırlanması için bir komisyon oluşturulmasını talep ettiğinde, ilk görevlendirmeyi de Sayın Genel Başkanımız yapmış bulunmaktaydı. Bütün bunlara rağmen, bütün uzlaşma isteklerimize rağmen, siz, diğer bütün kurumlarla olduğu gibi -daha önce de ifade ettim- FİSKOBİRLİK’ten Futbol Federasyonuna, Odalar Birliğinden TÜSİAD’a, kendi ideolojik kulvarınızda olmayan her kurumla olduğu gibi burada da bütün siyasi partilerle uzlaşma yerine, bilek güreşi yapmayı tercih ediyorsunuz.
Ve değerli arkadaşlarım, bakın, on beş gündür bu meseleyi burada konuşuyoruz. Sayın Başbakan on beş gündür Mecliste, bütün Sayın Bakanlar on beş gündür Mecliste, bizler de doğal olarak Meclisteyiz. Bu arada on beş tane vatan evladı şehit oldu değerli arkadaşlar. Samsun’da yapılan bir törende, şehit töreninde insanlar “Şehitler burada, vekiller nerede?” diye slogan atıyorlar, tempo tutuyorlar değerli arkadaşlarım. Bir arkadaşınız, Hamza Bey kardeşimiz, kız kardeşini kaybetti, aynı gün cenazesini toprağa koyup buraya gelmek zorunda kaldı. Arkadaşlar, nedir bu aceleniz? Nedir? On beş gündür bakanlarımız burada. Bir tarım ülkesi olmakla övünen, dünyada kendi kendini doyurmakla övünen yedi ülkeden biri olduğunu iddia eden, övünen Türkiye, Türkiye’nin Tarım Bakanı burada otururken Türkiye et ithalatına başladı değerli arkadaşlar. Bugün, açık denizde, yapılan ihalelere hazır olmak üzere etlerin bekletildiği ifade ediliyor.
Çok yakın zamanda bir üniversite sınavı yapıldı değerli arkadaşlar, on binlerce öğrenci sıfır çekti. On beş gündür Sayın Millî Eğitim Bakanı burada oturuyor değerli arkadaşlarım. Ülkemizin farklı yerlerinden yüz kızartıcı, utanç verici tecavüz ve istismar haberleriyle her gün sarsılıyoruz, aileden sorumlu Devlet Bakanımız on beş gündür burada oturuyor değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım, bir hususu daha ifade etmek istiyorum. Her fırsatta, her sözünüzün başında, millî iradeden, millet egemenliğinden, milleti temsil etmekten bahsediyorsunuz. Arkadaşlar, siz, millet iradesinin acaba kendi sıralarınızın bittiği yerin ötesinde olduğunun farkında değil misiniz? Biz buraya atamayla mı geldik Allah aşkına? Siz millet iradesini temsil ediyorsunuz da biz başka bir irade adına mı burada bulunuyoruz?
Yüzde 47 oy aldınız, olabilir. Değerli arkadaşlarım, size oy vermeyen insanların kanaatlerinin sizin için hiç mi önemi yoktur? Yüzde 47 oy yüzde 100 hükmetme hakkı demek midir? Geçen konuşmamda da söyledim, muhalefet beş yüz yirmi iki tane kanun teklifi vermiş, hiçbiri mi saygıya değer değildir, hiçbiri mi doğru değildir, hiçbiri mi müzakereye layık değildir? Değerli arkadaşlar, eğer bu anlayışla devam ederseniz, aldığınız oyun oranı önemli değil, yüzde 100 hükmetme hakkı olarak kabul ederseniz bu anlayış demokrasiye uymaz.
Şimdi, arkadaşlar, bir de yargıyla ilgili kısımla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Yargıyla ilgili konuşulurken mesela, sürekli şunu söylüyorsunuz: “Yargı bağımsız olmalı, tarafsız da olmalı.”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yalçın, ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Bunu söylerken şunu ima da ediyorsunuz, zaman zaman da yayın organlarınızda açıkça yazdırıyorsunuz: Şu anki yüksek yargı organlarının bir başka siyasi partiyle ideolojik paralellik içerisinde olduğunu ifade ediyorsunuz ve bu paketin getiriliş amacının da bu yapıyı değiştirmek olduğunu söylüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu söylediğiniz önerme doğruysa, bunu doğru kabul edeceksek ne farkı vardır yapmak istediğiniz şeyin? Bu millet için ya da Milliyetçi Hareket Partisi için, orada oturan üyelerin (A) partisinin ya da (B) partisinin adamı olması önemli değil, hakkın, hakikaten, adaletin adamı olması önemli. Bu getirdiğiniz teklif bunu getiriyor mu değerli arkadaşlarım?
Bakın, RTÜK’e bu Meclis üye seçti. Ne deniyor oradaki üyeler için? “CHP’li üye şu.” ya da “AKP’li üye şu.” Orası özerk bir kurum ama kim referans olmuşsa, kim seçmişse onunla aynı ideolojik kulvarda bir tanımlamaya ulaştırılıyor.
Değerli arkadaşlarım, bu teklif bizim endişelerimize cevap vermiyor. Biz, dediğim gibi, oralarda bir siyasi, ideolojik kulvarın değil, adaletin insanları olsun istiyoruz, bu teklif buna cevap vermiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN – Sayın Yalçın, ek süreniz de doldu.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Selamlayıp bitiriyorum.
BAŞKAN – Sadece Genel Kurulu selamlamanız için açıyorum mikrofonu, buyurun.
RIDVAN YALÇIN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, eğer oradaki üyeler kimin atadığıyla, atayan kişinin siyasi kimliğiyle tanımlanmaya devam edecekse bu, Türkiye’deki tıkanıklığı çözmeye yetmeyecektir.
Bu düşüncelerle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Birlikte işleme aldığım üçüncü önerge üzerinde, Sayın Akkuş, siz mi konuşacaksınız efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Akkuş konuşacak efendim.
BAŞKAN – Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş, buyurun efendim.
Sizin de süreniz beş dakikadır. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 19 Nisan 2010 tarihinden itibaren yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığımız Anayasa değişikliklerinin ikinci tur görüşmelerini yapmaktayız. Önergemizde bu 15’inci maddenin gündemden düşmesini arzu etmekteyiz yani Anayasa maddeleri arasından çıkartılmasını arzu etmekteyiz.
Bu maddeyle, 1982 Anayasası’nın 144’üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte değiştirilmektedir. Buna göre “Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır.” denilmektedir.
Daha önceki başlıkta “Hâkim ve savcıların denetimi.” denilirken, teklifte “Adalet hizmetlerinin denetimi.” denilmektedir. Adalet hizmetlerinin kapsamı çok şümullü bir cümle; daha açık olabilirdi. Bu aynı zamanda yasama, yargı ve yürütme arasındaki dengenin bozulmasına da sebep olacaktır. Hâlbuki, anayasalar bu üç kuvvet arasında dengeyi sağlayacak şekilde düzenlenmeli, denetim dengenin sağlanmasına yardımcı olmalıdır. AKP bu teklif ile Anayasa’da bulunması gereken kuvvetler ayrılığını kendi çıkarına olacak şekilde bozmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatı ile hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri zedelenmektedir diye düşünüyoruz.
Anayasa’nın birinci tur görüşmelerinde getirilmek istenen kural ve kaideler üzerinde detaylı bir şekilde görüşmeler yapılmasına ve olumlu gelişmelere yol açabilecek birtakım tekliflere rağmen bunlar dikkate alınmadı ve Anayasa Değişikliği Teklifi dayatma özelliğini korudu. Anayasalar vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini teminat altına alan, rejimin ve devlet organlarının görev ve yetkilerini belirleyen kanunların temeli ve onların yapılmasında temel teşkil eden hukuk normlarıdır. Maalesef, bu Anayasa değişiklik teklifleri yukarıda belirttiğimiz esasları göz ardı etmekte ve özellikle yargıyı kontrol etme amacını taşımaktadır. Fakat, bu teklif, topluma “açılım” ucubesinin bir sonucu olarak önemli bir demokratikleşme paketi gibi sunulmaktadır. Hâlbuki teklif, yargıyı Hükûmetin emrine sokan, hâkim ve savcıyı Hükûmetin memuru hâline getirmeyi amaçlayan bir teklif olarak karşımızda duruyor. Böylece, hâkim ve savcılar iktidarın emrine girdiği gibi, siyasallaşan mahkemelerin vereceği kararlarla iktidarlara yol gösterecek medya ve sivil toplum örgütleri de kontrol altına girecektir. Dolayısıyla, yolsuzlukların, haksızlıkların, baskıların, iktidarın haksızlıkları ve baskılarının yasal yollardan önü açılacaktır.
Değerli milletvekilleri, günümüz dünyasında modern demokratik usullerle yönetilen ülkelerde anayasalar açık, anlaşılabilir ve toplumsal mutabakat sağlanarak yapılmaktadır yani muhalefetin görüşlerine de yer verilmeli, onların uyarıları dikkate alınmalıdır. Soruyorum size: Bu Anayasa teklifi hazırlanırken böyle bir mutabakat arandı mı? Herhangi bir önergeye “evet” denildi mi? Muhalefet önergesini bırakın iktidar partisinin önergelerine itibar edildi mi? Maalesef bunlara değer verilmedi. Bütün bunlar, 1982 Anayasası’na karşı çıkarken kullanılan “dayatma anayasası” tabirine eş değerdir. Dolayısıyla, burada yapılmak istenen de hâkim ve savcıları, atama, denetleme, soruşturma, araştırma ve inceleme konusunda baskı altına almayı tasarlamaktır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye sayısı artırılarak denetim altına alındığı gibi, Adalet Bakanlığı Müsteşarının asli üye olması ve Adalet Bakanının Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı olması, başka ülkelerde karşılaşılamayan bir durumdur. Sık sık örnek verdiğiniz için başka ülkeleri, bunu söylemek ihtiyacını duydum.
Değerli milletvekilleri, özel hayatın mahremiyeti dinlemelerle âdeta ortadan kalkmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akkuş, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Burada, George Orwell’ın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört isimli kitabını hatırladım, 1970’li yıllarda yazılmıştı. Bu kitabında, sadece muhalefet değil iktidar mensupları da dinlenmiş ve totaliter iktidar kendi üyelerine de büyük mahrumiyetler yaşatmıştır; bunu unutmayın.
Bu Anayasa değişikliği, vatandaşın içinde bulunduğu sıkıntıların hiçbirisine çare değildir. Vatandaş sizden yani Hükûmetten, işsizliğe, yokluğa, yoksulluğa ve gelir dağılımı adaletsizliğine çözüm getirmesini beklemektedir. Siz ise yasalara karşı tutum ve davranışlarınızın yakın gelecekte cezasını çekmemek için gelecek korkusuna dayalı bir anayasa yapmanın telaşı ve aceleciği içerisindesiniz. Henüz vakit varken, dayatmalarla ortaya koyduğunuz bu tekliften vazgeçin. Bir anayasa uzlaşma komisyonu kurarak, devletin ve milletin değerlerini bağdaştıracak, demokrasi ile cumhuriyeti barıştıracak, milletin bölünmez bütünlüğünü üniter yapı içinde sağlayacak, devleti kurum ve kuruluşlarıyla uyum içinde çalıştıracak, herkesi kucaklayacak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Akkuş, ek süreniz de doldu.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – Efendim, teşekkür etmek üzere…
BAŞKAN – Sadece selamlama için açıyorum.
Buyurun.
AKİF AKKUŞ (Devamla) – …her kesimi kucaklayacak bir anayasa teklifiyle karşımıza gelin diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 15 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde : 15
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesi kenar başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“G. Adalet hizmetlerinin denetimi
Madde 144 - Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar ve HSYK karar ve uygulamalarına ilişkin yaptırımlar kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) - Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yıldız, buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmeti, bir Anayasa taslağı hazırlayıp Meclise getirdi. Bu taslağı hazırlamadan önce, bizimle, sivil toplum örgütleriyle görüşme gereğini duymadı, bizleri bu sürece katmadı. Taslağını hazırlayıp Komisyona sevk ederken gelip bir çayımızı içti Sayın Adalet Bakanı, Sayın Cemil Çiçek ve Sayın Bekir Bozdağ. Bu taslağın AKP’nin taslağı olduğunu belirttiler, bu taslağın önerilere açık olduğunu da söylediler. Parti olarak, hemen, sivil toplum örgütlerinden öncelikli taleplerinin ne olduğunu, buna ilişkin görüşlerini istedik. Aydınlardan, hukukçulardan görüş aldık ve Barış ve Demokrasi Partisi olarak, AKP Hükûmetine önerilerimizi sunduk.
1) Dedik ki: “AKP’nin hazırladığı bu taslak, mevcut yasal düzenlemeler şu şekilde olmalıdır.” Yani paketi demokratikleştiren, değiştiren önermelerimiz oldu.
2) “Bu taslağa ek olarak şu şu maddeler eklenmelidir.” dedik.
3) Anayasal önerilerden ayrı olarak, AKP Hükûmetinin demokratikleşme çerçevesinde yapabileceği yasal değişiklik taleplerimizi Hükûmete sunduk.
Bütün bu çabalarımıza rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisinin yetkilileri kamuoyuna yaptıkları bütün açıklamalarda “Biz herkesle görüştük, görüşmek istedik ama kimse bize öneri sunmadı. Biz de kendi yolumuza devam edeceğiz.” dediler. Bunu, bu Parlamentodaki tüm partiler ve milletvekilleri biliyor ama kamuoyu bilmiyor. Neden bilmiyor? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi devletin bütün mekanizmalarını ele geçirmiş, basını zapt etmiştir.
Birinci turda, 5 arkadaşımızla gelip oy kullandık. AKP yetkilileri “Barış ve Demokrasi Partililer çekimser oy kullandı.” dediler. “Bu ‘evet’ oyları bizim oylarımız.” dediler. Biz de “Tamam, sizinse sizin.” dedik. Şimdi, çamura saplandılar ve “Sorumlusu BDP’dir.” diyorlar. Neden sorumlusu BDP’dir?
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Biz öyle bir şey demedik!
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Diyorsunuz, diyorsunuz. Sizin yandaş medyanız da söylüyor. (AK PARTİ sıralarından “Kandil’e bak!” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen karşılıklı konuşmayalım efendim.
BENGİ YILDIZ (Devamla) - Paketinize…
BAŞKAN - Sayın Yıldız, siz Genel Kurula hitap edin lütfen.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) – Siz Kandil’e bakın!
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Siz de halka bakın, halka. Yönünüzü halka… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) “Biz yaptık oldu”yla olmuyor işte. Siz yaptınız, olmadı. İkinci seferdir yapıyorsunuz, olmuyor. Birinci sefer, türban meselesinde sivil Anayasa…
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Siz, MHP’yle beraber…
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Biz, MHP’yle… MHP de meşru bir partidir, CHP de meşru bir partidir, en azından sizin kadar meşru bir partidir.
SUAT KINIKLIOĞLU (Çankırı) – Allah muhabbetinizi artırsın.
BENGİ YILDIZ ( Devamla) – Evet, halkın iradesini sadece kendinizden ibaret görüyorsunuz. Sizin saplandığınız bataklık budur işte. Demokrasiyi kendinizden ibaret görüyorsunuz ve bu yaklaşımınız da “Hayırlı olsun.” diyoruz size zaten.
SELAMİ UZUN (Sivas) – Siz kendinize bakın.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; bizim paketimiz olmayan, irademizin olmadığı, taleplerimizi içermeyen bir düzenlemede hiç kimse sorumluluğu bize yükleyemez. Yetkiler ve sorumluluklar paraleldir. Hiçbir etkimizin olmadığı bir pakette sorumluluğu bize yükleyen her kim olursa olsun vicdansızdır, kandırmacıdır, korkaktır, faturasını başkasına ödetmeye çalışmaktadır.
AKP, dün itibarıyla yokuştan baş aşağı yuvarlanmaya başlamıştır. Anayasa’ya yama vurma yerine kendi söküğünü dikme çabasına girişmiştir. Bu paket düşük yapmıştır, çocuk ölü doğmuştur. Bu fiyasko, tıpkı daha önceki fiyaskolarınıza benzer bir fiyaskodur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Halkımızın güçlü bir şekilde talep ettiği yeni, sivil bir anayasa yerine, AKP, paketini öncelediği için bu bataklığa saplanmıştır, topluma demokrasicilik oyununu oynatmaya çalışmaktadır, bayatlamış pilavı ısıtıp ısıtıp tekrar halkımızın önüne sürmeye çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlar, AKP’nin “kazan kazan” dönemi bitmiştir. Ne yaparsa yapsın “kaybet kaybet” döneminin başlangıcındadır. Belki sizi pohpohlayan bir kısım medyanız vardır. Biliyorsunuz, padişahın da şakşakçıları vardır. Devlet batarken “Padişahım çok yaşa!” diyen bir ekip vardı, onlar paralıydı, maaşlıydı. Şimdi, bir kısım yandaş medyanızla, aydınınızla “Çok iyi gidiyorsunuz, devam edin.” diyenler olabilir ama buna inanın ki kaybetmenin başlangıcındasınız, kaybetmeye devam ediyorsunuz. Biliyorsunuz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yıldız, ek süreniz de doldu efendim. Lütfen Genel Kurulu selamlayın.
BENGİ YILDIZ (Devamla) – Evet, birçok parti, yüzde 25’lerden, yüzde 30’lardan yüzde 1’lere düştü. Hepsi, toplumsal gerçekliği görmedikleri için o noktaya geldiler. Onun için, çok da mağrurlanmayın yani, onu demek istiyoruz. Halkın taleplerine, özlemlerine, sivil toplumun taleplerine, Parlamentodaki siyasal partilerin sesine biraz kulak verin, bu size yararlı olur diyoruz.
Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
SUAT KINIKLIOĞLU (Çankırı) – Bugünkü Oral Çalışlar’ı okuyun.
BENGİ YILDIZ (Batman) – Biz, Oral Çalışlar’ı da diğerlerini de okuyoruz, merak etmeyin, hepsini okuyoruz.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir. O nedenle, birlikte işleme alacağım, istemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15 inci maddesiyle değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 144 üncü maddesinde geçen “iç denetçiler;” ibaresinin “iç denetçiler tarafından;” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Halil Mazıcıoğlu (Gaziantep) ve arkadaşları
Diğer önergenin imza sahibi:
Dilek Yüksel
Tokat
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mazıcıoğlu, konuşacak mısınız?
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Yüksel?
DİLEK YÜKSEL (Tokat) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Metnin daha anlaşılır hâle gelmesi için işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN – Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Kuzu.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, bu maddede, ikinci cümlenin sonlarında “araştırma inceleme ve soruşturma” ifadesinde “araştırma”dan sonra bir virgül konması gerekiyor. Bunu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Tamam efendim. Zabıtlara geçti, ilgili arkadaşlar dikkate alacaklar.
Sayın milletvekilleri, teklifin 15’inci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
Gizli oylamaya Adana İlinden başlıyoruz.
(Oylar toplandı)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan milletvekili arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 409
Kabul : 338
Ret : 70
Çekimser : 1
Boş : -
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Harun Tüfekci Bayram Özçelik
Konya Burdur”
15’inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.36
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatih METİN (Bolu)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 16’ncı maddesini okutuyorum:
MADDE 16- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 145- Askerî yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz.
Askerî mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askerî yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri, askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 16’ncı madde üzerinde kırk dokuz önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Fevzi Şanverdi
Hatay
“Asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Kerim Özkul
Konya
“Asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet Yeni
Samsun
“Asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas numaralı 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Metin Arifağaoğlu
Malatya Artvin
“Asker olmayan kişiler askerî mahkemelerde yargılanamaz”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Fatma Kurtulan |
Sevahir Bayındır |
Bengi Yıldız |
|
Van |
Şırnak |
Batman |
|
|
Osman Özçelik |
|
|
|
Siirt |
|
Madde : 16
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 145- Asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara Yargıtay bakmakla görevlidir.
Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her hâlde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hâlinde dahi, asker olmayan kişiler adli mahkemelerde yargılanır.”
BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Birlikte işleme alıp, istemleri hâlinde, önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16. Maddesi’nin madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Behiç Çelik Mustafa Enöz Nevzat Korkmaz
Mersin Manisa Isparta
Reşat Doğru
Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 16. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal Oktay Vural Mehmet Şandır
Konya İzmir Mersin
S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Isparta Mersin
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu efendim önergelere?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Çelik konuşacaklar.
BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin çerçeve 16’ncı maddesinin metinden çıkarılmasını öngören önergemiz üzerinde konuşmak için söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yangından mal kaçırırcasına yapılan bu Anayasa değişikliği, Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçecektir çünkü bilinmektedir ki, bu Anayasa değişikliği, iktidarın verdiği taahhütler doğrultusunda önce açılıma hizmet edecektir, bu kesindir. Açılımı yürütebilmenin yolu da iktidarın kendisini garantiye alacak düzenlemeler yapmasından geçer. Ne diyor Sayın Başbakan: “Anayasa değişikliği önerimiz, açılım projemizin, Millî Birlik ve Kardeşlik Projemizin önemli bir parçasıdır; açılım kapsamında atacağımız adımların önünü açıyor, alt yapısını hazırlıyor.”
Değerli milletvekilleri, düşünebiliyor musunuz, kendini gayrimeşru alana atan AKP İktidarı burada meşrulaşma peşinde. Kiminle? İş birlikçi aydınlarla, Avrupa sevdalıları ile, yandaş medya ile, teslimiyetçi siyasilerle, dış güçlerin yerli lobileriyle ve yabancı destekçilerle.
Değerli milletvekilleri, iş birlikçi, teslimiyetçi, sözde, manevi değerlere saygılı gibi görünen bir zihniyet, asla, Türk milletinin vicdanında aklanamayacaktır. Bu iktidarda, ne yazık ki, itikadımız bozuldu; inançlı, ihlaslı Türk insanı gördü ki, bu iktidar kendine yabancı, uzak ve Atlantik ötesinin ürünü. Bu sebeple, açılıma hizmet edecek olan, suçlu AKP’lileri kurtaracak olan, yargıyı ele geçirerek dikta heveslilerine yol açacak olan bu Anayasa değişikliği Türkiye’yi Irak’laştırma projesinin bir parçası hâline getirecektir. İnanıyorum ki, Türk milleti de bu tehlikeyi fark edecektir.
Türkiye’de siyasi tüketim malzemesi yapılmayan hiçbir değerimiz kalmamıştır; eğitim, din, yargı, ordu, azınlık, etnisite, mezhep, dil… Takdir edersiniz ki, bu gidiş hayra alamet değildir.
Değerli milletvekilleri, burada önemli olan, yargı bağımsızlığı ve hızlı, gecikmeyen adalettir, hâkim teminatıdır ama ordunun yargı biriminin sulandırılması, yozlaştırılması bu iktidarın düsturu olsa gerek. Biz ordumuzun güç ve kudreti sayesinde bu topraklarda özgürce yaşayabiliyoruz. Ordumuza dil uzatanların niyetinin Anadolu’da Türklüğün eşsiz mirasını silmek olduğunun farkındayız. Askerî yargıdan, Yüksek Askerî Şûradan hareketle, güya, demokratlık taslayarak ulaşılan mesafeleri de biliyoruz, “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.” fırsatını kollayanları da biliyoruz. Mazisi zaferlerle dolu olan Türk ordusu halkı için yaşar, halkı için ölür, tam bir millet ordusudur; paralı ordu, çıkar ordusu, vahşet ve katliam ordusu değildir. Gönülleri fetheder önce, hak ve adaleti gözetir. Türk ordusuna husumet besleyenler öncelikle insanlık düşmanlarıdır ve asla iflah olmazlar. Bu itibarla, sanki Türk ordusundan öç alırcasına yapılan her girişimin yapanları da ondurmayacağını burada hatırlatmak isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilinmektedir ki parlamenter demokraside yasama, yürütme ve yargı erklerinin arasındaki dengenin korunması, temiz toplum, temiz yönetim ve bağımsız yargı hedefleri esas alınmalıdır. Ancak bu teklifle özellikle yargının siyasallaştırılarak yürütmenin, yani iktidarın tamamen kontrolüne verilmesi, millet nezdinde, zaten sorunları olan yargı erkinin temelli çökeceğini hatırlatmak isterim. Bu bağlamda, Anayasa Mahkemesinin ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun düzenlenme şeklinin yargı erkine iktidarın el koyması anlamını taşıdığı açıktır. Anayasa Mahkemesinin mahkeme niteliğinden çıkarılarak Hükûmetin emrine verilmesi düşünülemez. Erkler arasında dengenin korunması milletimizin hayrına olacaktır. Bu hususu vicdan sahibi bütün değerli vekillerimizin vicdanına ve yüksek takdirlerine arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, süreniz doldu, ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Teşekkür ederim.
Türkiye’nin anayasal gündemi hükûmet sistemi arayışları olmamalıdır, Türkiye’nin gündemi yasama dokunulmazlıklarının kaldırılması olmalıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim mekanizmalarının artırılması olmalıdır, yargı bağımsızlığını engelleyen yasal unsurların kaldırılması olmalıdır. Belirtmek isterim ki adaleti bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak varlığı düşünülemez.
Değerli milletvekilleri, açlık, işsizlik gibi zorluklarla muzdarip halkımızın çaresizliği en öncelikli meselemizdir. Açılımdan ve bu tekliften vazgeçmeli ve bu sorunlara eğilmeliyiz. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz yönetim benimsenmelidir. Bu iktidarda, acil işler göz ardı edilmiş, gündem değiştirilerek Anayasa kilitlenmiştir. Bu fasit daireden çıkmak lazım. Bu sebeple iktidar partisine diyoruz ki, gelin, teklifi geri çekin, refahı yaratın, işsizliğe çözüm bulun, esnaf ve KOBİ’lere uygun krediler açın, tarımı canlandırın, yolsuzlukların önüne geçin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çelik, ek süreniz de doldu.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Bir selamlayayım efendim.
BAŞKAN - Sadece Genel Kurulu selamlamanız için açıyorum. Lütfen…
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Teşekkür ederim.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Anayasa’ya önemli ölçüde aykırılık teşkil eden bu teklifi esastan ve usulden kabul etmiyoruz. Önergemizi yüce heyetinize sunuyoruz. Takdir yüce Meclisindir.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
İkinci önerge üzerinde, Sayın Enöz, siz konuşacaksınız, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Manisa Milletvekili Sayın Mustafa Enöz, sizin de süreniz beş dakikadır.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 497 sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerine vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, vatandaşların temel haklarını, özgürlüklerini teminat altına alan, vatandaşın toplumsal değerlerini koruyan, devlet otorite ve organlarının görevlerini, yetkilerini belirleyen, kanunlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan temel hukuk normları anayasalardır. Dolayısıyla, bir ülkenin en üst hukuk normu olan anayasaların değiştirilmesi de özel bir usule tabi olmaktadır.
Anayasa’da yapılacak olan değişiklikler ülkede hukuk alanında bazı dengelerin bozulmasına, sistemin tıkanmasına, halkın kabullenmediği uygulamalara sebebiyet verebilir. Bu sebepten dolayı, anayasa değişiklikleri yapılırken toplumun bütün katmanlarının görüşlerinin alınması gerekmektedir. Anayasa tartışmaları yaparak gündemi tıkamak yerine toplumun her kesiminin benimseyeceği bir anayasayı uzlaşarak yapmamız vatandaşlarımızdan büyük bir kabul ve anlayış görecektir diye düşünmekteyiz.
Tabii ki ülkemizin demokratik gelişmesini tamamlaması toplumsal ve ekonomik kalkınmasına katkıda bulunacaktır. Ancak, bunlar yapılırken ülkemizin istikrar içerisinde bulunmasının da son derece önemli olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, AKP Hükûmetleri döneminde ülkemizin temel kurumları, iç dinamikleri ve güvenlik politikaları ihmal edilmiştir. Bu bağlamda, ülkemiz huzur, barış ve demokrasinin gelişmesi, sağlam ve millî bir ekonomik yapının oluşması, hakkaniyetli gelir paylaşımıyla ahlaki bir sistemin yerleşmesi sekteye uğramıştır. İşsizlik, durgunluk, hayat standardının düşmesi ve benzeri açmazlar sosyal patlamalara çok müsait bir ortam hazırlamaktadır. Sanayi durma noktasına gelmiş, halkımızın alım gücünün düşmesiyle piyasadaki ekonomik hareketlilik de azalmıştır. Ülkemizde son istatistiklerde neredeyse her 2 gençten 1’i işsiz noktasına gelmiş, tarım sektörü çökmüş, icralar kapıya dayanmış, esnaf bitmiştir. Ülkemizdeki böyle bir manzara karşısında Meclis olarak Anayasa değişikliğini gündeme getirme yerine, biz burada, vatandaşlarımızı iş sahibi yapacak, evlerine ekmek götürecek, onları refaha ulaştıracak temel meseleleri tartışmalıydık. Bu, daha anlamlı olurdu. Maalesef vatandaşlarımızın gerçek gündemi burada görüşülmüyor.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi, Anayasa gibi millî birliğimizin tapusu olan en üst hukuk normunda yapılmak istenen bu değişiklikler ile kuvvetler ayrılığına dayanan parlamenter sistemin denge ve denetim mekanizmalarını kendi lehine bozmakta ve başta parti kapatma, yargı bağımsızlığı ve hâkim teminatıyla hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri yaralanmaktadır. Sonuçta parlamenter sistem yerine ucu diktaya açık bir başkanlık sistemi için zemin hazırlanmaktadır. Böylelikle AKP iktidarı parlamenter sistemin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesini bir kenara bırakma yoluna girmiştir.
Sayın milletvekilleri, Anayasa Değişiklik Teklifi Hükûmetçe büyük bir aceleye getirilmiştir. Anayasa gibi temel bir yasada yapılması düşünülen değişikliğin bu kadar aceleye getirilmesi ve toplumun bütün katmanlarıyla mutabakata varılmaması, konunun ne kadar ciddiyetten uzak olduğunu göstermektedir. Bunlar yapılırken de demokratikleşme ve sivilleşme projesinin bir gereğiymiş gibi kamuoyuna takdim edilmektedir.
Sayın milletvekilleri, bu teklif, toplumumuzun temel ihtiyacı olan yargı reformunun gerçekleşmesi ihtiyacından kaynaklanmamaktadır. Yargı sürekli olarak statükocu ilan edilmekte, neredeyse demokrasi düşmanı bir unsurmuş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, yapılmak istenen bu değişikliklerle yargı bağımsızlığı mı güçlenecektir, halkımızın adalete ulaşması mı hızlanacaktır, yargılama süreleri mi kısalacaktır, yargıdaki iş yükü mü hafifleyecektir, yargıdaki olumsuz çalışma koşulları mı düzelecek, yoksa yargı kararlarını etkisizleştiren uygulamalar mı ortadan kaldırılacaktır? Hayır, bunların hiçbirisi gerçekleşmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Enöz, süreniz doldu, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, tekraren söylüyorum: Bu değişiklik metni güçler ayrılığı ilkesine aykırıdır. Mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ortadan kalkmakta, yargı siyasallaşmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle, önergemizin kabulü yönünde oy kullanmanızı bekler, yüce heyeti saygılarımla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’ye 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Fatma Kurtulan (Van) ve arkadaşları
Madde : 16
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 145 - Asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara Yargıtay bakmakla görevlidir.
Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş halinde dahi, asker olmayan kişiler adli mahkemelerde yargılanır.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyor Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Kurtulan, siz mi konuşacaksınız?
FATMA KURTULAN (Van) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
FATMA KURTULAN (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; partim Barış ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Günlerdir yoğun bir tartışma içerisindeyiz. Herkesin burada olma gerekçesi üzerine söz alıp kendi düşüncesini ortaya koyduğu, tartıştığı yoğun tartışma sürecini yaşadık. Burada, bize göre, yer yer takiye yapıldığı görüldü, yer yer Ergenekon zihniyetinin kükrediğini gördük, yer yer de ırkçı yaklaşımların ortaya konulduğunu da gördük. Bizler de kendimizce burada olma gerekçemiz üzerine kendi düşüncelerimizi, ülkemizin demokratikleşme sürecine katkı sunacak, önemli gördüğümüz, Türkiye’nin temel sorununa parmak basacak sorunları dile getirmeye ve bunun temeli olarak da Anayasa’nın tümden değişiminden yana olan tavrımızı ortaya koymaya çalıştık. Ancak, bugüne kadar ender olarak görülen, bizim sık yaşadığımız, Sayın Meclis Başkanınca ayrımcı bir tutuma tabi tutuluyoruz. Burada daha önce, biliyorsunuz, “Savaş var bu ülkede.” dediği için susturulmak istenen bir arkadaşımız oldu. Sayın Meclis Başkanımız, sanırım bundan haberdar değil. Bu ülkede bir savaş yaşandığını… 94’lü yıllarda dönemin Genelkurmay Başkanı “Düşük yoğunluklu bir savaş yaşanıyor.” demiştir. Bizler de o sözcüğü kullandığımız için çok yargılandık. Şimdi artık böyle bir durumu yaşamıyoruz. Toplumca artık herkesçe kabul edilen bir gerçeğin üstünü örtmenin hiç gereği yok. Hâlâ ülkemizin dört bir yanına cenazeler gidiyorsa, 50 bin insanımızın ölümünden söz ediliyorsa, bunun adı “savaş” değil de nedir? Sormak isterim.
Yine dün akşam…
NURETTİN AKMAN (Çankırı) – Terör, terör!
FATMA KURTULAN (Devamla) – Burası konuşma yeridir orası dinleme yeridir. Lütfen dinleyiniz, yerinizde oturup.
Dün akşam da bir arkadaşımız çocukların neden taş attığının gerekçelerini sizlerle paylaşmaya çalıştı. Yine aynı şekilde arkadaşımızın sesi kesilmeye, kısılmaya, bastırılmaya çalışıldı. Şimdi, “Savaş içinde doğan, büyüyen çocuklar ne yapar?” diye sormak isterim. Filistin’de çocuklar ne yapıyorsa Kürt çocukları da onu yapıyor. Tasvip etmesek de maalesef böyle bir gerçekle karşı karşıyayız.
Uğur Kaymaz’ı hepiniz biliyorsunuzdur. On iki yaşında evinin önünde saldırıya uğradı. Evinin önünde bedenine yaşı kadar kurşun sıkılarak “Aha teröristin cenazesi!” diye lanse edildi. Şimdi sormak istiyorum: Uğur Kaymaz’ın arkadaşları ne yapar?
Yahya Menekşe panzerin altında kaldı Cizre’de. Onun arkadaşları, okul arkadaşları, sınıf arkadaşları, mahalle arkadaşları ne yapar?
Mehdi Kurt Van’da “nevroz”a katılmak isterken -görüntüleri var, ikna olmayanlara bu görüntüleri verebilirim- 20 kadar polis çemberinin içerisinde elden ele bir topu birbirine atar gibi tartaklanıp coplanarak şu an akli dengesi bozulmuş vaziyette. Mehdi Eker tedavi görmekte. Kurt, Mehdi Kurt… Pardon… (Gülüşmeler) Tedavi görmekte. Mehdi Kurt’un arkadaşları ne yapar, size sormak isterim.
Cüneyt… Yüksekova’da basın karşısında, gözlerin önünde kolu kırıldı. Cüneyt’in arkadaşları ne yapar, bunu sormak isterim.
Biz genel olarak demokratik bir Anayasa’nın sorunlarımızı tümden çözeceğini söylemiştik. Kürt sorunu gibi acil, hepimizin canını yakan bu sorunun demokratik bir Anayasa’dan geçtiğini söylemiştik. Bunun önemli bir adımı bu Anayasa’yla birlikte… Daha öncesinde yaşanan bir Habur pratiği var. Habur aslında önemli bir adımdı, yine de hiç kimsece bu anlaşılmadı. Bizim sevincimizi, yakınlarımızı sağ salim görmenin sevincini doğrusu sizler de “Habur rezaleti” olarak tanımladınız. Operasyonlar hâlâ devam ediyor maalesef, çatışmalar yoğun.
Sonuç olarak, ben bu Anayasa girişiminin AKP’nin bir seçim yatırımı olduğunu düşündüğümü tekrar belirtmek istiyorum. Yargı üzerinde bir iktidar kavgasının hayata geçirilmek istendiğini, Türkiye’nin bu suni gündemle uğraştırılmak istendiğini, asıl gündemden koparılmak istendiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yargının bağımsızlığından söz etmemiz mümkün değil elbette. Yargının bağımsız olmadığı herkesçe söyleniyor ama yargı üzerinde de bu iktidar kavgasını bir an önce durdurmak gerekiyor. Belki de AKP’nin ele geçirmesi gereken son kale olarak ele alıp, bu Anayasa tasarısının içine de yerleştirerek bazı maddeleri, herkesin reddedebileceğini düşünerek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kurtulan, size de ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayın.
FATMA KURTULAN (Devamla) – Teşekkürler.
…tekrar önümüze sürülüyor.
Dolayısıyla 82 Anayasası’nın cilalanarak tekrar önümüze geldiği görülüyor. Bir AKP yetkilisinin burada yaptığı bir konuşmada 12 Eylül döneminde hem sağda hem solda katledilenleri, zarar görenleri saygıyla andığını belirtirken, şunu hatırlatmak isterim: Siz değil misiniz Kenan Evren’i yanına alıp açılışlara götüren? Siz değil misiniz? Bir yıl öncesinden beri, önünüzde 12 Eylül’ün yargı sürecine intikal etmesini isteyen iki önergeyi bertaraf ederek görmezlikten gelen sizler değil misiniz?
Lütfen bunların üzerine daha… Kandırma yöntemlerini bırakınız, üzerine daha iyi gidelim, elbirliği içerisinde olalım. Sağlıklı bir anayasa toplumun ihtiyacını giderecektir, gerisi aldatmacadır ve kimsenin buna kanmadığını siz de çok yakında göreceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Kurtulan, teşekkür ederim.
Lütfen şu açıklamayı yaparsam alınmayın: Türkiye Filistin değildir, Orta Doğu değildir.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Ya nedir?
BAŞKAN – Türkiye vatanıyla ve milletiyle bölünmez bir bütün, bağımsız bir ülkedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Teşbihte hata olmaz Sayın Başkan, teşbihte hata olmaz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tutumunuzu doğru bulmuyoruz Sayın Başkan, usul tartışması açmak istiyoruz.
BAŞKAN – Efendim, Türkiye’yi nasıl Filistin’e, Orta Doğu’ya benzetirsiniz? Ne alakası var? (BDP sıralarından gürültüler) Ne alakası var?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) – Edebiyatta öyle öğrettiler bize.
BAŞKAN - Talihsiz bir benzetmedir. Ben de Sayın Kurtulan’ın bu beyanını düzelttim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tutumunuz hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN – Başkanın böyle yetkileri var, İç Tüzük’ü okursunuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – 63 usul… Sayın Başkan, 63 usule göre söz istiyorum.
BAŞKAN – Efendim, şimdi okutacağım dört önerge aynı mahiyette olduğundan, birlikte işleme alıp, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergelerin imza sahiplerini okutuyorum, buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/656 Esas numaralı 7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin çerçeve 16 ncı maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 145 inci maddesinin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
“Asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz”
Diğer önergenin imza sahibi:
Ahmet Yeni
Samsun
Diğer önergenin imza sahibi:
Kerim Özkul
Konya
Diğer önergenin imza sahibi:
Fevzi Şanverdi
Hatay
BAŞKAN – Önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Sayın Arifağaoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Önergeniz üzerinde beş dakika gerekçenizi izah edin.
METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan Anayasa teklifinin 16’ncı maddesi için verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Anayasa değişikliği çok çok önemlidir, sıradan bir kanun değişikliği değildir. Anayasa değişikliklerinde toplumsal mutabakat esas olmalıdır. Anayasa değişikliği çoğunlukçu değil çoğulcu bir anlayışla, geniş katılımlı bir toplumsal uzlaşma ile değiştirilmelidir. Anayasa toplumsal mutabakat sözleşmesidir. Bu Anayasa değişikliği milletin ihtiyaçlarından doğmamıştır. Toplumun gündeminde terör vardır, şehitler vardır, işsizlik vardır, yoksulluk vardır, köylünün ürettiği ürünün gerçek değerinde satılamayışı vardır, icralık traktörler vardır, kısaca darlık vardır, yokluk vardır. Anayasa teklifiyle yapay gündem yaratmanın ve halkın gündemini örterek yargıyı ele geçirmenin gayesi vardır, maksadı vardır. Hazırlanan Anayasa değişikliğinde yüksek yargı organları ve Barolar Birliği yoktur; sivil toplum örgütleri, üniversiteler yoktur; ana muhalefet ve muhalefet partileri de yoktur. Bu Anayasa değişikliği dayatma bir metindir, sivil anayasa metni olarak kabul edilemez. Toplumsal mutabakata ve uzlaşmaya ulaşmak diye bir niyetiniz olmamıştır. AKP’nin gayesi yargıyı kuşatmaktır.
25 Ekim 2002 günü Grup Başkanınızın verdiği dokunulmazlıkların kaldırılması sözünü sekiz yıldır unuttunuz. Ancak bu millet verilen sözleri unutmaz. AKP Anayasası’na “evet” demez, toplumsal mutabakatın olmadığı Anayasa değişikliğine rıza göstermez, yargıyı kuşatmanıza izin vermez, hukuk devletinin ortadan kalkmasına müsaade etmez, hukukun üstünlüğüne inanmayanlara geçit vermez. Tek kişinin otoriter yönetimine ve uygulamalarına yüce Meclisimiz izin vermeyecektir, yargıyı kuşatmanıza müsaade etmeyecektir.
Bu ülkede ilk defa, zam isteyen memura “IMF’i ikna edin.” denilmiştir. Bu ülkede ilk defa, çiftçilere “Gözünüzü toprak doyursun.” denilmiştir. Bu ülkede ilk defa, şehit askerler için “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.” denilmiştir. Yine bu ülkede ilk defa “Açız.” diyen bir işçiye “Ananı da al, git.” denilmiştir.
Sayın Başbakan, sinirleriniz yıpranmıştır. Bunlar Başbakanın ağzına yakışacak sözler değildir.
Sayın Başbakan, Kurtuluş Savaşı mücadelesi veren ve milletin gönlünde taht kuran, Lozan ve demokrasi kahramanı Millî Şef İnönü’yü Hitler’e benzetmeniz bardağı taşıran son damla olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında Ulu Önder Atatürk’le Millî Şefin mücadelesi hiçbir zaman unutulamaz. Bu iki kahraman şimdi Anıttepe’de karşılıklı yatıyorlar. Her gün binler, on binler, yüz binler bu iki kahramanı ziyaret ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Arifağaoğlu, lütfen konuşmanızı tamamlayın ek süre veriyorum.
METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Hitler’e benzetmek yakıştı mı size Sayın Başbakan, yakıştı mı sayın milletvekilleri, yakıştı mı ey Türk milleti? Artık konuşma zamanı milletindir. Bu aziz millet AKP’ye ve Anayasa’sına geçit vermeyecektir.
Teşekkür ediyorum.
Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, diğer önerge sahiplerinden Sayın Yeni, konuşacak mısınız?
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeni önergesi üzerinde…
Beş dakika süreniz var.
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 16’ncı maddesi, Anayasa’nın 145’inci maddesini yeniden düzenlemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Teklifi’yle cumhuriyetimizin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti niteliğinin, insan haklarına dayalı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin barışçı, dayanışmacı ve eşitlikçi toplum yapısının çağdaş anlayış ve uygulamalar doğrultusunda güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yedi buçuk yılda Türkiye’de ortaya koyduğumuz başarının altında uzlaşma kültürü vardır.
RECEP TANER (Aydın) – Ek 17’nci madde ne oldu?
AHMET YENİ (Devamla) – Bu uzlaşma kültürünü, mutabakat arayışını 2007’deki Anayasa değişikliği sürecinde de ortaya koyduğumuz hâlde randevu taleplerimize kapılarını kapatan, ortak bir taslak hazırlanmasına karşı çıkan, “Bu Meclis Anayasa’yı değiştiremez.” diyerek kendisini inkâr eden, milletvekillerinin iradesine ipotek koyan, oy bile kullandırtmayan, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir muhalefet tarzıyla hareket edenler asla ve asla bizlere söz söyleyecek, bizlere akıl verecek konumda değillerdir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sen kendine bak, bırak bizi, sen kendine bak!
AHMET YENİ (Devamla) – Bu milleti kuşatamayan, onun dertleriyle dertlenemeyen, hassasiyetlerini benimseyemeyen, halkla gönül diliyle konuşamayan, kendi tabanıyla bile diyalog kuramayan, belli ideolojilerin değirmenine su taşıyanlar elbette Türkiye’nin menfaatini, selametini ve istikbalini AK PARTİ kadar düşünemeyecektir.
AK PARTİ hizmetin, demokrasinin, adaletin, huzurun, güvenin, istikrarın, özgürlüğün, içte ve dışta güç ve saygınlığın sembolüdür. AK PARTİ Türkiye’de üretimin, değişimin, gelişimin lideridir; farklılıkların, özgürlüklerin, bireysel tercihlerin, her türlü demokratik tepkinin güvencesidir. AK PARTİ kadar her bir ferdin hakkına, hukukuna, yaşam tarzına ve düşüncesine samimiyetle saygı duyan; 72,5 milyon vatandaşımızı kucaklayan başka bir parti yoktur. AK PARTİ millet eliyle, millet iradesiyle demokrasinin, adaletin, barışın ve huzurun mümkün olduğunu kanıtlayan bir partidir.
AK PARTİ’nin mücadelesi millet adına, milletle omuz omuza verilen ulvi bir mücadeledir. AK PARTİ’nin mücadelesi Türkiye’yi daha mutlu ve aydınlık bir geleceğe taşıma mücadelesidir; vatanını, milletini ve medeniyetini cansiparane savunan kahraman ecdadımıza borcumuzu ödeme, emanete hakkıyla sahip çıkma mücadelesidir.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Önergeye gel, önergeye…
AHMET YENİ (Devamla) - AK PARTİ çözülemez gibi görünen sorunları çözmek, Türkiye’nin âdeta ayağına pranga olan meseleleri aşmak, hayal gibi görünen hedefleri gerçekleştirmek, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmek ve kardeşliğimizi pekiştirmek için çalışmaktadır. Otuz iki yıl sonra 1 Mayısı “İşçi Bayramı” olarak ilan eden bir partidir.
AK PARTİ, ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her karışını görmekte, işçisinden sanatçısına, çiftçisinden bürokratına her emeğin ve emekçinin alın terinin değerini vermektedir.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Vay be, sen neymişsin be ağabey!
AHMET YENİ (Devamla) - Çünkü AK PARTİ milletin partisidir, AK PARTİ milletin vicdanıdır, milletin sesidir, AK PARTİ milletin ta kendisidir.
Taksit taksit demokrasi anlayışını millete layık gören, çözüm iradesini zayıflatmaya çalışan zihniyet, ileri demokrasiye, güçlü bir ekonomiye kavuşmanın ancak demokratik bir anayasayla, çağdaş bir hukuk sistemiyle mümkün olduğunu pek tabii kavrayamamaktadır. Kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın, AK PARTİ, millî iradeyi rehin almak isteyenlerle, değişime, dönüşüme direnen yeniliklere kapalı anlayışlarla mücadelesine devam edecektir. İşte, bu vizyon AK PARTİ’yi 81 ilin 63’ünde birinci parti yapmıştır, 81 ilin 80’inde milletvekili çıkarmıştır.
Değişim irade ister, değişim güç ister, cesaret ister, samimiyet ve kararlılık ister. Milletin tercihlerine sırtını dönenler, milletin rotasından başka bir rotaya dönenler bu gücü asla bulamazlar. İşte, onlar dört seçim değil kırk seçim görseler bile muhalefete devam edeceklerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yeni, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET YENİ (Devamla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ mazlumlar, mağdurlar için, demokrasi için “One minute” diyebilen…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu, lütfen… Lütfen…
AHMET YENİ (Devamla) - …bir kadroya ve bir lidere sahiptir. (CHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Burayı ben yönetiyorum, lütfen… Bana talimat vermeyin, ne yapacağımı ben bilirim. (CHP sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Devamla) – Bu 12 Eylül darbe Anayasası’nın değişikliğine “evet” diyemeyenler ne hakla milletin huzuruna çıkacaklardır.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özkul, konuşacak mısınız?
KERİM ÖZKUL (Konya) – Gerekçe…
BAŞKAN – Sayın Şanverdi?
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum.
Gerekçe:
Asker olmayan kişilerin her halükarda adli mahkemelerde yargılanması hedeflenmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gerekçelerini dinlediğiniz önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, teklifin 16’ncı maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylaması gizli oylama şeklinde yapılacaktır.
Bildiğiniz üzere, size verilen pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu ifade etmektedir.
Milletvekili arkadaşlarımız isimleri okunmadıkça lütfen sıraya girmesinler.
Gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu maddeyle ilgili oylama sonucunu açıkladıktan sonra kırk beş dakika ara vereceğimi milletvekili arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? Yok.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen oy kutularını kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 410
Kabul : 336
Ret : 72
Çekimser : 1
Boş : 1
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur Konya”
16’ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.47
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Teklifin 17’nci maddesini okutuyorum:
Madde 17- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146- Anayasa Mahkemesi onyedi üyeden kurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı; üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçer.
Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 17’nci madde üzerinde elli üç önerge verilmiştir. Kura sonucu belirlenen yedi önergeyi okutup işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Ahmet Yeni Alev Dedegil
Samsun İstanbul
“Türkiye Büyük Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Aşkın Asan Bekir Bozdağ
Ankara Yozgat
“Türkiye Büyük Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Osman Özçelik |
Pervin Buldan |
Bengi Yıldız |
|
Siirt |
Iğdır |
Batman |
|
|
Fatma Kurtulan |
|
|
|
Van |
|
Madde : 17- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146- Anayasa Mahkemesi ondokuz asıl yedi yedek üyeden kurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi; iki asıl bir yedek üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, üç asıl iki yedek üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla, iki üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, iki üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesinde en az on yıl görev almış raportörleri arasından seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur ,
Cumhurbaşkanı; üç asıl iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl bir yedek üyeyi Danıştay, genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa hukuku öğretim üyesi doçent ve profesörler arasından, anayasa hukuku öğretim üyelerinin kendi içlerinde yapacağı seçimle Anayasa Mahkemesine üç asıl bir yedek üye seçilir.
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir aday için baro üyesi avukatlar oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; Yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 17. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Bal |
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
|
Konya |
İzmir |
Mersin |
|
Behiç Çelik |
S. Nevzat Korkmaz |
|
|
Mersin |
Isparta |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17. Maddesi’nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Ertuğrul Kumcuoğlu Reşat Doğru
Aydın Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Şahin Mengü
Malatya Manisa
BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Enis Tütüncü Turgut Dibek
Tekirdağ Kırklareli
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Dibek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, 17’nci madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Öncelikle Genel Kurulu saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, bu Anayasa değişiklik paketini hazırlayanların yani işin mutfağında olanların aslında ne yaptığını, neyi istediğini, neyi amaçladığını bilerek bir paket hazırlamışlardı. Bunu da zaten bizler yaklaşık iki haftadan bu yana sizlere anlatmaya çalışıyoruz.
Mesele şu: Şimdi, onlar görevlerini yaptılar yani bu paketi hazırlayanlar, bilerek, isteyerek bir paket hazırladılar. Bu paketin içerisine, işte, görüştüğümüz çok önemli bir madde olan 17’nci maddede değişikliği de öngördüler ve karşımıza getirdiler.
Değerli arkadaşlar, mesele bu pakete oy verecek olan milletvekilleri yani sizler ve halkımız, bu konuyu anlatıldığı gibi yani iktidar sözcülerinin veya bu paketi hazırlayanların ve Türkiye’nin gündemine getirenlerin anlattığı gibi, gerçekten, doğru bir şekilde onların anlattığı gibi mi yoksa bizim anlattığımız, kamuoyunun anlattığı, diğer muhalefet partilerinin anlattığı gibi işin ne olduğunu, gerçek niyetin ne olduğunu anlayarak mı değerlendiriyoruz? Bana göre işin meselesi bu değerli arkadaşlar. Bu konuda bizler de yardımcı olmaya çalışıyoruz sizlere.
Bu 17’nci madde de değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin yapısını sil baştan değiştiren bir madde. Yani 8’inci maddedeki siyasi partilerin kapatılması, bu ve 23’üncü madde de -yarın görüşülecek olan- Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulundaki yapı. Bu üç madde ve bunun bağlantılı maddeleri paketin ayrı bir yerinde, ayrı bir noktada, diğer maddeler de ayrı bir yerinde. Tabii, iktidar sözcüleri, Komisyondaki Sayın Başkan gerekse sayın bakanlar buraya çıktıklarında bu maddelerle ilgili olarak… Geçenlerde söylemiştim, yani, bu, maalesef Adalet ve Kalkınma Partisinin, iktidarın bir alışkanlığı, yıllardan bu yana bunu uyguluyorlar demiştim, yani bir şeyi ya gizliyorsunuz ya da yapmak istediğiniz şeyin tam tersini konuşuyorsunuz demiştim burada. 17’nci madde de öyle arkadaşlar aslında.
Burada konuşuyorsunuz, bizler dinliyoruz. Ben oradan dinlediğimde, arkadaşlarımız da dinliyor, bakıyorum Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar burada ölçüt gösteriliyor, bu 17’nci madde için de aynı şey söyleniyor. “Avrupa Birliğinde durum budur.” deniliyor. “Venedik Kriterlerinde durum budur.” deniyor, işte “Gelişmiş ülkelerde, demokrasilerde böyledir.” deniyor. Biraz bu konuda ben de sizlere yardımcı olayım, bakalım öyle mi değerli arkadaşlar?
Şimdi, değişiklik ne burada? Sayı artırılıyor ama bunların en önemli şekli seçim şekli, nasıl gelecekleri değiştiriliyor. Onlarla ilgili birkaç şeyi sizlerin bilgisine sunmak istiyorum değerli arkadaşlar.
Bir tanesi, Meclisin seçmesi. Bununla ilgili olarak çok farklı arkadaşlarımız, “Bunu, tabii, dünyanın birçok ülkesinde, Avrupa’da da Meclis yani yasama Anayasa Mahkemesine üye seçiyor.” dedi. Seçiyor da arkadaşlar, nasıl seçiyor, bizim gibi mi seçiyor yani sizin öngördüğünüz gibi mi seçiyor, ona bir bakalım. Ben iki tane anayasa profesörü arkadaşımızın olduğunu biliyorum iktidar partisi içerisinde. Birisi Komisyon Başkanı, bir diğeri de Sayın Zafer Üskül. Onlar dâhil, tüm anayasa hukukçularına buradan soruyorum, diğer hukukçu arkadaşlarımıza soruyorum: Hangi Avrupa ülkesinde Meclis, değerli arkadaşlar, üçte 2’nin altında bir nisapla, yani o nitelikli çoğunluk dediğimiz bir nisapla, çoğunlukla Anayasa Mahkemesine üye seçiyor? Türkiye’den başka bir yer var mı? Burada bakıyoruz üçte 2 denmiş, olmadı salt çoğunluk denmiş, o da olmadı yani nitelikli olmayan, adi çoğunluk dediğimiz, kim fazla alırsa o denmiş değerli arkadaşlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Cumhurbaşkanını aynı yöntemle seçiyorsunuz…
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyin.
TURGUT DİBEK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, birinci nokta bu.
Şimdi, anayasa değişikliklerini dünyanın her biri nasıl değiştirilmesini, Meclisin, öngörmüşse, yani biz nasıl Anayasa değişikliklerini referanduma gitmeden değiştireceğiz? Üçte 2 çoğunlukla, 367 ile. Aynı yöntemi, Meclis üyeyi seçerken niye öngörmüyorsunuz değerli arkadaşlar? Bunu bir unutmayın. Niçin öngörmüyorsunuz? Bunun altında ne var değerli arkadaşlar?
İşte, hukukçu meselesi… Yine bunu Komisyonda da konuşmuştuk. Yani 17 kişinin -baktığımız- 11’inin hukukçu olmama ihtimali var. Değerli arkadaşlar, hangi ülkenin anayasa mahkemesinde bırakın 11 taneyi, 2 tane, 3 tane, 1 tane hukukçu olmayan üye vardır? Bırakın hukukçu olmayı, o kişilerin nitelikleri dahi önemlidir, iyi hukukçu olmaları aranır değerli arkadaşlar.
Şimdi, seçim şekli de çok ilginç. Yani burada, kendinize istediğiniz şeyi başkalarına istemiyorsunuz, başkalarına öngördüğünüz şeyi kendinize öngörmüyorsunuz değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dibek, bir dakikalık ek süre veriyorum, konuşmanızı lütfen tamamlayın.
TURGUT DİBEK (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, Meclis 3 tane, Anayasa Mahkemesine, üye seçecek, 2 Sayıştaydan, 1 barolardan gelecek burada. Burada, arkadaşlar, oy verecek olan bizler, milletvekilleri demokratik hakkımızı kullanırken 3’üne birden oy kullanabileceğiz ama yüksek yargıdan gelecek olanlar, barolar ve diğer, işte, YÖK, değerli arkadaşlar, onlar 3’üne birden oy verecekler mi? Her 1 aday için 3 kişi önerecekler, onlar -hayır- 1 tek kişiye oy verecekler. Bu niye gelmiştir? Arkadaşlar, bu niye gelmiştir? Yani ben bunu sizin mantığınıza, aklınıza, vicdanınıza sunuyorum: Ya, bu değişiklik niye gelmiştir? Bu öneri niye gelmiştir? Yani burada şunu diyebilir misiniz: “Burada bu değişiklik için eşit ve serbest oy hakkı vardır, o milletvekili arkadaşımız demokratik hakkını kullanmaktadır.” diyebilir misiniz değerli arkadaşlar? Mümkün müdür böyle bir şey?
Bakın, bir de raportörlük olayı var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri, Hatibe müdahale etmeyin.
TURGUT DİBEK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, raportörlerden de 1 tane, Anayasa Mahkemesinin… Ya, raportör, değerli arkadaşlar, onun görevi ayrı. Anayasa Mahkemesi üyeliği 11 veya 17, ama en üst nokta. Oraya…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Dibek, ek süreniz de doldu efendim. Sadece Genel Kurulu selamlayabilmeniz için mikrofonu açacağım. Lütfen Sayın Dibek…
TURGUT DİBEK (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
O konu da değerli arkadaşlar önemli, onu da lütfen düşünmenizi istiyorum. Ama sözlerimi bitirirken, sizleri selamlarken şunu hatırlatmak istiyorum değerli arkadaşlar: Her şey bir yana, bunların hepsi konuşulabilir ama bir ülkede temel bir yasa, Anayasa’yı değiştiriyoruz. Bunu getirenlerin faydacı bir yaklaşımla değerli arkadaşlar, “Benim işime ne yararsa onları getireyim.” anlayışıyla böyle bir değişikliği yapması hiçbir yerde görülmemiştir değerli arkadaşlar. Öncelikle bunu hatırlatmak istiyorum.
Şunu da bilginize sunmak istiyorum, tekrar bunu da hatırlatmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, bu yaşadığımız olay yani bir dayatmayla getirdiğiniz bu paketin bizim toplumumuzdaki ayrışmayı derinleştirdiğini, büyüttüğünü de gördüğünüzü ben varsayıyorum, buna inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Dibek, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım üç önerge de aynı mahiyettedir, o nedenle birlikte işleme alacağım.
İstemde bulunmaları hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2/656 Esas Numaralı 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17. maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Şahin Mengü (Manisa) ve arkadaşı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 17. Maddesi’nin teklif metninden çıkarılmasını arz ederim.
Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın) ve arkadaşı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na
Görüşülmekte olan Anayasa değişikliği teklifinin, 17. maddesinin teklif metninden çıkarılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Önergelere Komisyon katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yaparak kararımı vereceğim.
BAŞKAN – Buyurun.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Şimdi, Sayın Dibek de demin söyledi yani “Avrupa’daki uygulamaları buraya doğru yansıtalım.” dedi, ben de doğru yansıtalım diyorum.
Şimdi, bakın, elimdeki listede, 30 ülkenin 20’sinin burada listesi var. (CHP sıralarından gürültüler)
ATİLLA KART (Konya) – İç Tüzük’ün hangi maddesine göre konuşuyor Sayın Başkan? Hangi maddeye göre konuşuyor?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Müsaade buyur… Müsaade buyur…
20 ülkenin…
ATİLA EMEK (Antalya) – Sayın Başkan…
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Rahatsız olmayın gerçeklerden, rahatsız olmayın. Bu milletin gerçeği bilmesi lazım. Genel Kurulu kandırıyorsunuz.
20 ülkenin tamamında anayasa mahkemesi üyelerini meclis seçiyor, tamamında. Gelin, bunun bir tanesini beğenelim, tek bir tanesini, dediğiniz usulle seçelim burada.
ATİLLA KART (Konya) – Son söz hakkınızı kötüye kullandınız.
BAŞKAN – Sayın Komisyon…
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, açıklamama müsaade buyurun. Benim her zaman açıklama hakkım var yani, müsaade edin, rica ediyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) – Katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – İkinci bir husus, elimizdeki metinde, 2001’de Barolar Birliğinin metni, “7 üyeyi Meclis seçsin.” diyor, en sonunda “En çok oy alanlar seçilir.” diyor. Metin burada. Anayasa Mahkemesinin verdiği metinde “4 üye seçsin.” diyor, en sonunda “Beşte 2’yle seçsin.” diyor. O metin de burada.
Şimdi, yargı organları bakımından, hâkim üye bakımından bakıyoruz, mevcut olan 82’nin bugünkü durumunda yüzde 63’ü yargıç, teklif edilen metinde yüzde 70 yargıç, Komisyondan geçeni yüzde 76,47’si yargıç. Doğru bilgi verelim diyorum ve katılmadığımı belirtiyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Mengü, siz mi konuşacaksınız efendim önerge üstünde?
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Evet.
BAŞKAN – Sayın Mengü, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Manisa Milletvekili Sayın Şahin Mengü önergesi üstünde, gerekçeyi açıklayacak.
Beş dakika süreniz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Komisyon Başkanı yanlış bilgi veriyor.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sen ne bilirsin bu işleri be!
BAŞKAN – Lütfen…
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Ne anlarsın sen bu işten, otur yerine lan! Hukukçu değilsin sen!
BAŞKAN – Lütfen Sayın Kuzu…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Genç, lütfen…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Komisyon Başkanına bak!
BAŞKAN – Lütfen…
Sayın Kuzu, siz de…
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Konuşup duruyorsun, hadi oradan be! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Lütfen…
Birbirimize, arkadaşlar, bu tür hitaplarda bulunmayalım lütfen. Meclise yakışmıyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan!
BAŞKAN – Kim hitapta bulunmuşsa onlara söylüyorum.
Sayın Mengü, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada elbette her şeyi tartışacağız. Tartışırken de belli bir üslupla tartışacağız.
Sayın Başkan, siz profesörsünüz “Hadi lan, sen ne biliyorsun!” demek hakkına sahip misiniz?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sen kendi işine bak Allah aşkına!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Sen hakkına sahip misin?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sana mı soracağım?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Hakkına sahip misin?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Kendi işine bak sen!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Evvela saygılı olacaksın.
BAŞKAN – Sayın Mengü, lütfen siz Genel Kurula hitap edin efendim.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Buradaki milletvekili konuşacak.
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sana mı düştü onu savunmak?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Buradaki yaptığınız işlem başından sonuna kadar…
BAŞKAN – Sayın Mengü…
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Buyurun.
BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap edin efendim, gerekçeyi açıklayın efendim.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Olur mu Sayın Başkan böyle şey? Müdahale etmiyorsunuz.
BAŞKAN – Ettim efendim, ben ettim. Gerekirse yine ederim. Siz konuşmanızı yapın.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu Anayasa tasarısı sizin söylediğiniz gibi bir demokratikleşme paketi falan değil; bu Anayasa paketi, sizin yargıyı ele geçirme operasyonunuzun temeli. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Değerli arkadaşlarım, lütfen Hatibi dinleyelim.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yalan söylüyorsun.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bakın…
Hayır, yalan söylemiyorum, yalanı sizin arkadaşlarınız söyledi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sükûnetle dinleyin.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Nerede söyledi? 2003’te söyledi, 2004’te söyledi, 2006’da söyledi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne yaptılar? Orada Cumhurbaşkanının yetkilerinin çok olduğunu söylediler. Şimdi ne yapıyorsunuz? Cumhurbaşkanına 14 kişiyi seçtiriyorsunuz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kaç kişiydi önceden, şimdi kaç kişi?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bağırma oradan, bağırma, otur yerine! Kasaba avukatı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen…
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu sade ben söylemiyorum. Anayasa’ya aykırı olduğunu bütün hukukçular söylüyor. O kadar söylüyor ki…
FATOŞ GÜRKAN (Adana) – Hangi hukukçular?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bana inanmayabilirsiniz, bazı profesörlere inanmayabilirsiniz ama size en yakın duran, hatta sizin basın organlarınızdan birinde yazan, Türkiye’nin çok ünlü bir hukukçusu, bakın Sayın Sami Selçuk ne diyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, ne diyor Sayın Sami Selçuk.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yerinizden niye sürekli söz atıyorsunuz, anlayamıyorum. Dinleyin. Sizin sözcünüz çıkar cevap verir.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Dinleyin, rahatsız olmayın.
“Anayasa yapmak ve değiştirmek bilimsel bilinçle olur. Ben seni mat ederim, çocuksu yarışla olmaz. Siyasallaşmış…”
AHMET YENİ (Samsun) – Ergenekon’a…
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Ergenekon’a sonuna kadar giderim.
AHMET YENİ (Samsun) – Ergenekon’a git, avukatlığını yap.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Ergenekon’daki hukuksuzluğu sonuna kadar eleştiririm. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Mühim olan hukuksuzluğu eleştirebilmektir, hukuksuzluğun karşısında olabilmektir; hukuksuzluğu tanımak değildir, onu alkışlamak değildir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Burada, bugün, bağırıyorsunuz. Bugün haber bültenlerinde, bir lisede olan kavgada gencecik çocukları okuldan kelepçeyle çıkarttırıyorsunuz. Neyi anlatıyorsunuz? Nerede Avrupa, nerede uygarlık, nerede medeniyet? Siz oralarda değilsiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
“Siyasallaşmış yargı…”
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bırak şu gazete haberlerini.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Hiç bağırma!
“Siyasallaşmış yargı suçlamalarıyla, ön yargılarıyla öç izlenimi uyandıran öfkelerle, kaygılarla yargıyı terbiye etmek, hizaya getirmek hiç olmaz; olursa çıkış noktası yanlış demektir.
Çağrım şudur: Parti kapatma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi konularıyla ilgili üç önemli konuyu erteleyelim. Karşılıklı suçlamaların cirit attığı, kurumların ve bireylerin birbirine güvenmediği, öfkelerin ve kişisel tutkuların aklın ve bilimin önüne geçtiği, bilim insanlarının bile kişisel görüşüm-resmî görüşüm ayrımında zorlandığı bir ortamda sağlıklı düzenlemeler yapılamaz.”
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bırak, gazete haberlerini boş ver.
BAŞKAN – Lütfen…
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, çok rahatsız oluyorsunuz bazı gerçeklerin söylenmesinden. Niye rahatsız oluyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Senden rahatsız oluyoruz, senden!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bakın, bilemediğiniz bir şey var: Anayasa Mahkemesi raportörlüğü belki bir hukuk hayatının başlangıcında iyi bir kariyer başlangıcı olabilir ama Anayasa Mahkemesi raportörlüğünden Anayasa Mahkemesi üyeliğine gelmek o mesleğin, o makamın gereği ve kâfi miktarı değildir. Bir memlekette bu getirdiğiniz düzenlemeyle herhangi bir kimya mühendisi, herhangi bir veteriner, herhangi bir tıp doktoru Anayasa Mahkemesi üyesi olabilir. Bu nasıl bir mantıktır?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) – Sen milletvekili oluyorsun da onlar niye olamıyor?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Amerikan Anayasası’nda hiçbir kural yoktur ama Amerikan Anayasası’na göre bugüne kadar seçilen hiçbir üye hukukçu olmaz değildir, tüm üyeler hukukçudur ve…
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Burası Amerika değil ki, burası Türkiye Cumhuriyeti.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Ha, nereden bulacak… Hukukçu mu bulamıyorsun? Ha, bak ne güzel söylüyorsun. Niye böyle…
BAŞKAN – Lütfen, lütfen sayın milletvekilleri…
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – İşinize geldiği zaman Amerika, işinize geldiği zaman Avrupa Birliği ama işinize geldiği zaman “Burası orası değil ki” Hani siz çağ atlatmıştınız, hani bunlarla yarışıyordunuz, hani dünyanın en büyük 15’inci ekonomisiydiniz, hani küçük Amerika…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 17’nci ekonomisiyiz.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) – Öyle olacağız.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – …neredesiniz? İşinize geldi mi öyle, işinize geldi mi böyle. Bırakın beyler, gerçekleri insanlardan saklamayın.
Değerli arkadaşlarım, tarihî bir görev yapıyoruz, tarih hepimizi yazacak, tarihe karşı sorumluluğunuz var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, niye bağırıyorsunuz anlayamıyorum. Niye sükûnetle dinlemiyorsunuz?
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Bağırarak hiçbir şeyi önleyemezsin! Beni öyle bağırarak susturamazsın! Ben 12 Eylül generalleriyle boğuşarak geldim! Sen o zaman kenarda bekliyordun! Neyi anlatıyorsun bana? Burada bağırmak çağırmak yok. Sen 12 Eylül generallerinin yanına hiç hayatın boyunca çıkmadın. O zaman para kazanmaya çalışıyordun, öyle mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Onların avukatlığını yapıyorsun!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Ben avukatlık yapıyordum tabii o dönemde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şimdi onların avukatlığını yapıyorsun!
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Evet, onların da avukatlığını yaparım, hakkı çiğnenen herkesin avukatlığını yaparım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Mengü, size ek süre veriyorum, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla) – Arkadaşlar, hakkı çiğnenen herkesin avukatlığını yapmak kutsal bir görevdir. Ha, eğer bir ahlaksızın avukatlığını yaparsam bunun hesabını sorarsınız (AK PARTİ sıralarından gürültüler) ama her hakkı yenen insanın avukatlığını sonuna kadar yaparım ister Ergenekon davasında yargılansın ister herhangi bir başka davada yargılansın. Avukatlık yapmak kutsal bir görevdir, bunu anlayamazsınız. Bunu ancak bizim gibi o koridorlardan gelenler bilir. Hadi bakayım, gidin de bir taneniz yapın. Yapabilir misiniz? Yapamazsınız. O yürek ister, yürek! Askerî rejimlerde avukatlık yapmak yürek ister. Nerede o yürek sizde! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) – Oy bile kullanamıyorsunuz, oy!
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) – Darbecilerin avukatlığını yap sen!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birlikte işleme aldığım üç önergeden ikincisi üzerinde Aydın Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Kumcuoğlu, sizin de süreniz beş dakikadır.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Hepimizin dikkat buyurduğu veçhile bu Anayasa değişikliğinin en hassas maddelerinin birinin üzerinde müzakerelere başlamış bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ikinci tur oylama hakkında konuşarak yaraya tuz basmak istemiyorum ama sözü birinci tur oylamaya getirdiğimiz vakit bir gerçekle karşı karşıyayız.
Birinci tur oylamada, Adalet ve Kalkınma Partisi dışındaki çevrelerden aldığınız yoğun desteğe rağmen, tam üç maddede grup çoğunluğunuzun, yani 335 rakamının altında bir kabul oyuyla geçmiş maddeler. Demek ki Adalet ve Kalkınma Partisi bir bütün hâlinde bu Anayasa değişikliğinin arkasında değil. Grupta dahi…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen kendine bak!
AHMET YENİ (Samsun) – Siz kendinize bakın!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Grupta dahi konsensüs…
AHMET YENİ (Samsun) – Sen bizi boş ver, sözün var mı sözün!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Müsaade edin efendim.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen yerinizden söz atmayın, Hatip konuşuyor, dinleyin.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Grupta dahi konsensüs sağlayabilmiş değiliz, bakın. Ancak yakın tarihimizde çok ilginç deneyimlerimiz var, bunlara baktığımız vakit bizde ilginç dersler çıkıyor.
Bakın, tarih 18 Haziran 1999, Anayasa’nın 143’üncü maddesi değiştiriliyor. İktidarda Milliyetçi Hareket Partisinin bulunduğu üçlü koalisyon var. Oylamaya katılan milletvekili sayısı 483, kabul oyu 423, kabul oyu oranı yüzde 88. Tarih 13/8/1999, 47’nci ve 125’inci maddeler değiştiriliyor. Oylamaya katılan milletvekili sayısı 508, kabul oyu 448, kabul oyu oranı yüzde 89. Tarih 3 Ekim 2001, Anayasa’nın 34 esas maddesi değiştiriliyor ve bir geçici madde ilave ediliyor. Oylamaya katılan milletvekili sayısı 494, kabul oyu 474, kabul oyu oranı yüzde 96. Tekrar ediyorum: Yüzde 96. Bunu bugün niye yapamıyoruz?
Bakın, 1999 ve 2001 senelerinde Milliyetçi Hareket Partisinin ortak olarak yer aldığı üçlü koalisyonda o günkü Anayasa değişiklikleri yapılırken bugünkü gibi gerginlik yok, çekişme yok, kavga gürültü yok, kürsülere çıkıp bağırıp çağırmak yok, cehennemî yaz sıcağında referandum telaşı yok, ekonomik kriz ortamında gereksiz referandum masrafı yok. Peki, ne var? Sükûnet var, uzlaşma var, konsensüs var, yani sağduyu var. E, bugün bunu niye sağlayamıyoruz?
AHMET YENİ (Samsun) – Kemal Derviş var.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Bugün bunu niye sağlayamıyoruz?
Demek ki bir yerde yanlış yapıyoruz. Onun için, bakın, bu Anayasa değişikliğinde, diğer siyasi partilerle ilgili bir hüküm vermek, bir beyanda bulunmak istemiyorum ama Milliyetçi Hareket Partisinin 57’nci Hükûmet döneminde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Döneminde sağlamış olduğu, göstermiş olduğu bu demokrat tavrı, bu uzlaşmacı yaklaşımı, bu yapıcı tavrı niye bu sefer değerlendiremedik? Niye bunu yapamadık? Niye bunu yapamadınız?
Değerli arkadaşlar, onun için, şimdi şapkamızı önümüze alıp çok ciddi surette düşünmek ve sağduyuyu, aklı, izanı gündemimize taşımak durumundayız. Bu işte bir yanlışlık var. Bu iş, bu şekilde yapılmış anayasalarla, biz bu toplumun geleceğini sağlıklı, olumlu bir şekilde inşa edemeyiz. Bu Anayasa değişikliğinden huzur çıkmaz. Bu Anayasa değişikliğinden demokrasi çıkmaz. Bu Anayasa değişikliğinden birliktelik çıkmaz. Bu Anayasa değişikliğinden refah çıkmaz bu yolla gider isek. Lütfen, zaman fazla geç değil, daha önümüzde birkaç günümüz var…
AHMET YENİ (Samsun) – Vesayet sona eriyor, bitiyor!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Yeni, lütfen...
Buyurun Sayın Kumcuoğlu, konuşun.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) – Şimdi efendim, laf atma zamanı değil. Şu an düşünüp taşınmak, doğruyu bulmaya çalışmak zamanı. Ben bu büyük Türk milletinin son seçimlerde düşünüp taşınıp…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –Sayın Kumcuoğlu, size de ek süre veriyorum efendim. Bir dakika içinde lütfen konuşmanızı tamamlayın.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) - …buraya gönderdiği, güvenip, teveccüh gösterip, kendi kaderi üzerinde söz söyleme, oy kullanma hakkını verdiği siz değerli milletvekillerimizin bu önümüzdeki birkaç gün içinde bu önümüzdeki birkaç madde konusunda en doğruyu, en isabetliyi yapacağınızdan eminim. Dolayısıyla (AK PARTİ sıralarından “Yalvar, yalvar” sesleri)
Kimseye hiçbir şey yalvarmıyorum. Gerekirse bu millet için Allah’a yalvarıyorum. Diyorum ki: “Allah’ım, bize izan ver, bize izan ver, bize akıl ver, bize doğru yolları göster. Amin.”
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.
Diğer önerge üzerinde, Sayın Bal, siz konuşacaksınız herhâlde?
FARUK BAL (Konya) – Evet.
BAŞKAN - Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal üçüncü önerge üstünde, gerekçelerini açıklayacaklar.
Sizin de süreniz, Sayın Bal, beş dakikadır.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Değişikliği Teklifi’nin 17’nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi tarafından verilen önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, tümünü değerlendirdiğimiz zaman 17’nci madde Anayasa değişikliğinin üç önemli maddesinden birisidir. Bu üç önemli maddede bugün, bu akşam sükûnet içerisinde, sağduyulu bir görüşme yaparak milletimize en hayırlısını, ülkemize en hayırlısını temin etme gayreti içerisindeyiz. 17’nci madde Anayasa Mahkemesinin yapısını ve üye durumunu düzenlemektedir ve Anayasa Mahkemesinin fonksiyonlarıyla doğrudan ilgilidir.
İçinde bulunduğumuz ve yönetildiğimiz rejim “parlamenter demokratik sistem” ile ifade edilmektedir. Parlamenter demokratik sistemde güçler ayrılığı ilkesi esastır ancak güçlerin ayrılığı kadar, yasamanın, yürütmenin ve yargının kendi aralarında denge mekanizmalarının ve denetim mekanizmalarının oluşturulduğu bir sistemdir. Eğer denge ve denetim mekanizmaları uygun bir şekilde oluşturulamaz ise parlamenter demokratik sistemde güçlerin bir tanesi ön plana çıkar ve o sistemi, demokratik olma özelliğinden uzaklaştırır.
İşte Anayasa Mahkemesi, ifa ettiği görev itibarıyla parlamenter demokratik sistemde denge ve denetim görevini yürütmektedir. En önemli denetim alanı ise yasama organının almış olduğu kararların ve çıkarmış olduğu kanunların Anayasa’ya uygunluğunu denetlemektir. Eğer Anayasa Mahkemesi bu görevini yerine getiremez hâle gelir ise değerli arkadaşlarım, o takdirde, dünyanın 1950’li yıllarda terk ettiği çoğunluk sistemi ülkemize maalesef geri döner, çoğunluğun her dediğinin doğru olduğu, “çoğunluk diktası” dediğimiz bir sisteme dönüşürüz ki, bu, parlamenter demokratik sistemin genetiğinin bozulması anlamına gelmektedir. Bu kadar önemli bir madde üzerinde görüşürken, biz, diktaya gidişin engellenmesi için, uzlaşma kültürüne dayalı ve birbirimizi anlayabileceğimiz zeminlerde bu Anayasa Değişikliği Teklifi’nin gerçekleştirilmesini arzu ettik ancak bugüne kadar böyle bir durumu elde edebilmiş değiliz.
Adalet ve Kalkınma Partisi, bu Anayasa değişikliği tartışmaları başladığı süreçte iki tane önemli açıklamada bulunmuştur Sayın Başbakan. Bunlardan bir tanesi “Hedefimiz başkanlık sistemidir.” demiştir, diğeri de “Bu Anayasa değişikliği açılımın ilk adımıdır, bir adımıdır.” demiştir. İşte, biraz önce anlattığım tehlikeleri bu iki beyanatla birleştirdiğimiz takdirde, Türkiye’nin önünde çok ciddi bir riski görmekteyiz. Bu riski Anayasa değişikliğiyle bu Meclis yaparsa, önümüzdeki nesillerin, yok olduğu zaman varlığı fark edilen bir değere muhtaç hâle geleceğine inanıyorum.
HASAN ANGI (Konya) – Yapma! O kadar da değil!
FARUK BAL (Devamla) - Havayı bugün, biz varlığını fark etmiyoruz, yok olduğu zaman ne kadar kıymetli, ne kadar, hayat için kudretli olduğunu anlayabiliyoruz. Hürriyeti de var olduğu zaman anlayamazsınız, yokluğunu hissettiğiniz zaman hürriyetin kadri kıymeti anlaşılır. Diktanın da gelişini şimdi hissedemeyebilirsiniz ama dikta geldikten sonra, o ortamın ne kadar, insanın yaşam biçimine, insani değerlerine ve evrensel değerlere aykırı bir unsur olduğunu hep birlikte anlarız fakat vakit çok geçmiş olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, size de ek süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa değişikliğinin yapılmasını size defalarca ifade etti, arzu etmektedir, planı projesi bu yöndedir. Anayasa Mahkemesinin de reforma ihtiyacı var, Anayasa Mahkemesinin de reorganizasyona ihtiyacı var. Anayasa Mahkemesine de elbette üyeler seçilecek ama kim seçecek? Birisi seçecek. Gelin, hep beraber, orada “Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.” diyebilecek kadar adalet için hükmedecek hâkimleri seçecek bir düzen kuralım. Sayın Gül’ün son atamalarında yaptığı gibi sadece Anayasa Mahkemesine üye değil, Anayasa Mahkemesinin oluşan üye yapısı içerisinde kıdem durumunu da düzenleyecek bir satranç oyunu içerisinde bu işler yapılıyorsa değerli arkadaşlarım, burada bir yanlışlık vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bal, tekrar açıyorum, lütfen Genel Kurulu selamlayın.
FARUK BAL (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gelin, yanlıştan erken dönelim diyor, bu ülkenin gelecekte yok olduğu zaman, hepimiz, varlığı için mücadele edeceğimiz hürriyet sistemini, millî birliğini ve bütünlüğünü hep beraber vicdanlarımızda bir kez daha tartalım diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 497’e 1. ek sıra sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 17 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bengi Yıldız (Batman) ve arkadaşları
Madde : 17- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Madde 146- Anayasa Mahkemesi ondokuz asıl yedi yedek üyeden kurulur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, iki asıl bir yedek üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, üç asıl iki yedek üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oylamayla, iki üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, iki üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesinde en az on yıl görev almış raportörleri arasından seçer.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı; üç asıl iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl bir yedek üyeyi Danıştay, genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa hukuku öğretim üyesi doçent ve profesörler arasından, anayasa hukuku öğretim üyelerinin kendi içlerinde yapacağı seçimle Anayasa Mahkemesine üç asıl bir yedek üye seçilir.
Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay genel kurulları ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş üyelik için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri üç aday için yapılacak seçimde de her bir aday için baro üyesi avukatlar oy kullanabilir ve en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
Anayasa Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla; Yükseköğretim kurumları öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış, üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl çalışmış olması şarttır.
Anayasa Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler. Anayasa Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar.”
BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu önergeye?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Özçelik, siz mi konuşacaksınız?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun. (BDP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Sayın Başkan, değerli Genel Kurul üyeleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 17’nci maddesine ilişkin verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
17’nci madde, Anayasa Mahkemesinin üye sayısını ve seçilme yöntemini, usulünü belirlemektedir. Mevcut Anayasa Mahkemesi, 367 kararıyla, onlarca siyasi partiyi kapatmakla, Meclisin çıkardığı kanunları reddetmekle, bir hukuk mahkemesi olmadığı, bir siyasi mahkeme olduğu, verdiği bu kararlarla ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, mevcut Anayasa Mahkemesi bu yapısıyla 367 kez özürlü bir mahkemedir.
Anayasa Mahkemesinin üye sayısının artırılması ve seçileceklerin niteliklerini belirleyen bu düzenleme, mevcut teklifteki düzenleme, kuşkusuz, yapıyı biçimsel olarak iyileştirmeye dönük olduğunu kabul ediyoruz, biçimsel olarak ama. Bizim de teklifimizde, sayının artırılması, 19’a çıkarılması ve seçileceklerin niteliklerinin artırılması açısından önergemizde belirlediğimiz talepler var.
Ancak, anayasal kurumların neredeyse tamamının, Anayasa Mahkemesinde olduğu gibi, resmî devlet ideolojisi tahakkümünde, ona bağlı, devleti kutsayan, devleti büyüten ve devlet esaslı, insanı, vatandaşı, bireyi yok sayan bir anlayıştır. Bir resmî ideoloji çerçevesinde çalıştığı sürece Anayasa Mahkemesinin üye sayısını artırarak veya seçilme usullerini daha demokratik hâle getirerek demokratikleştirmiş olmayız.
Bakın, daha yeni, Yargıtay raportörü, Demokratik Toplum Partisinin kapatılmasına ilişkin verdiği raporda, DTP’nin kapatılmasını talep eden rapor yazdı ve yakın bir zamanda Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, Alparslan Altan, raportör, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. Yani düşünce, zihniyet değişmedikçe değişen bireylerin demokratikleşmeyi sağlayamayacağı görülmektedir.
Resmî ideoloji nedir? Resmî ideoloji ne yapar? Ne öngörür?
Resmî ideolojiye göre Anayasa Mahkemesi kimin? Devletin. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu devletin, YÖK devletin, RTÜK devletin, Toprak Mahsulleri Ofisi, basın, aydınlar, hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi devletin. Peki, ülke ve millet kimin? O da devletin.
Bakın, her milletin bir ülkesi ve birçok milletin de devleti var ama bizde önce devlet var ve bu devletin ülkesi var ve milleti var. Öncelik devlette, millette değil. Bu nedenle devlet Anayasası’nda 13 kez devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ısrarla vurgulamaktadır. Yani ne kadar çok tekrarlarsa, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün o kadar güvence altına alınabileceğini sanmaktadır. Bu bir yanılgıdır. Her şey devletin, her şey devlet için.
Peki, devlet kimin? Devlet, askerî bürokrasinin. Vesayetçi askerî bürokrasinin devlet. Çünkü askerî bürokrasinin bu devleti kurduğu varsayılıyor, her şeyin ona ait olması gerektiği düşüncesi hâkim.
Halk ne olacak? Vatandaş ne olacak? Bunlar kim? Onlar ya komünistlik yaparak ya şeriatçılık yaparak ya Kürtçülük yaparak ya da Avrupa Birliğine Türkiye’yi üye yapmaya çalışarak devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü sağlamaya çalışan, her an ihanete gidebilecek bir güruh. Halkı, milleti böyle gören bir anlayış hâkim.
Peki… Böyle bir halka güvenilmez, bu halkın seçtiği vekillere güvenilmez, Meclise güvenilmez, vesayet gerekli. Peki, biz sana nasıl güveneceğiz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, konuşmanızı tamamlayın lütfen, ek süre veriyorum.
Buyurun.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Tamamlamaya çalışıyorum Başkan.
Seni eleştirenleri, yanlışlarını söyleyenleri hainlikle suçluyorsun. Basına, “mütareke basını” diyorsun. Bizi korumak üzere verdiğimiz silahı halka yöneltip tehdit ediyorsun. Verdiğimiz paraların denetimini bile sağlayamıyoruz. Islak imzalı darbe planına “kâğıt parçası” diyorsun. Kameraların karşısına geçip darbe planlayıcılarının toprağa gömdükleri lav silahlarını gösterip “bu, soba borusu” diyorsun. Darbecilikle suçlananları yanına alıp Anıtkabir’e gidiyorsun. Hakkâri Çukurca’da mayına basarak, döşediğin mayına basarak ölen 7 asker için “PKK döşedi o mayınları” diyor, halkı kandırıyorsun. Biz, nasıl güvenelim sana, nasıl inanalım? Biz, militarizmin peşine takılan, askerden çok daha militarist olan siyaset bezirganlarının safında olmayacağız. Milletin kayıtsız şartsız egemenliği yerine, vesayeti esas alan militaristten…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özçelik, ek süreniz de doldu efendim, Genel Kurulu selamlayın lütfen. Tekrar açıyorum mikrofonunuzu, lütfen Genel Kurulu selamlayın ve konuşmanızı bitirin.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) – Peki efendim.
Milletin kayıtsız şartsız egemenliği yerine, militarizmle uzlaşarak militarizmden rol çalmaya çalışan iktidar heveslilerinin de dümen suyunda olmayacağız. Gerçek bir demokrasi, sivil bir anayasa, barış, emek mücadelesini ve insan hakları mücadelemizi, onurlu mücadelemizi devam ettirmeye başlayacağız, sürdüreceğiz, gerçekleştireceğiz.
Saygılar sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)
Sen elini böyle yap! Sen burada olmayacaksın, halk seni götürecek buradan! (Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan’a hitaben)
BAŞKAN – Lütfen Sayın Özçelik…
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Niye elini sallıyor böyle? Ne demek bu?
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyette, o nedenle birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde de önerge sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
İlk önergeyi ve diğer önergenin imza sahibini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
497’ye 1 inci Ek Sıra Sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 17 nci maddesi ile değiştirilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 146 ncı maddesinin 2 inci fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini yine aynı maddenin 3 üncü fıkrasında geçen “dört üyeyi” ibaresinin “üç üyeyi” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden, iki üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden yapacağı gizli oyla seçer”
Aşkın Asan (Ankara) ve arkadaşları
Diğer önerge: Alev Dedegil (İstanbul) ve arkadaşları.
BAŞKAN – Komisyon önergelere katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Katılmıyoruz Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, konuşacak mısınız?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Evet.
BAŞKAN – Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17’nci madde üzerinde verilen önerge sebebiyle söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konuyu tartışıyoruz, doğru. Türkiye’nin yönü, istikametinin ne yanda olduğunu da tespit açısından bunu geniş anlamda değerlendirmek lazım.
Şimdi konuşuldu. Parlamentoların anayasa mahkemesinin üye seçiminde durumu ne? Ben, bir dünyaya bakalım bir de Türkiye’ye bakalım isterim.
Almanya, 16 üye var, 8’ini Federal Meclis, 8’ini Federal Konsey, tamamını yasama organı seçiyor.
Bakıyorsunuz, Macaristan, 11 üye var, tamamını Parlamento seçiyor.
Polonya’ya bakıyorsunuz, 15 üye var, tamamını Parlamento seçiyor.
Avusturya’ya bakıyorsunuz, hükûmet, Ulusal Konsey, Federal Konsey, yani yasama ile yürütme birlikte seçiyor.
Belçika’ya bakıyorsunuz, tamamını Parlamento seçiyor.
Fransa’da Devlet Başkanı, Meclis Başkanı, Senato Başkanı müşterek seçiyorlar.
İtalya’ya bakıyorsunuz, Parlamento, Devlet Başkanı, Temyiz Mahkemesi, Danıştay ve Sayıştay müşterek seçiyor.
Yine Portekiz’e bakıyorsunuz, Meclis Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi yargıçları seçiyor.
Romanya’da da yine Parlamento, Bakanlar Kurulu ve Devlet Başkanı.
Rusya’da da tamamını Devlet Başkanı seçiyor. Örneğe bakıyor musunuz, Avrupa’nın bütün ülkelerinde neredeyse parlamentonun anayasa mahkemesine üye seçmediği bir ülke yok; yürütmenin üye seçmediği ülkeler var ama parlamentonun üye seçmediği ülke yok, Rusya hariç.
Peki, bizim mevzuatımıza bakıyoruz, 1961 Anayasası darbe Anayasası. Darbecilerin getirdiği hukuka baktığınızda bu Parlamentoya güven var, bu Parlamentonun içindekilere güven var. Demişler ki: “3’ünü Millet Meclisi seçsin, 2’sini Senato seçsin.” Yetmemiş, 12 Martta cuntacılar bu Anayasa’ya ayar vermiş. Bu Anayasa’ya ayar veren cuntacılar bile bu Parlamentonun içindekilere güvenmiş, “Onlar da iyi insanları seçebilirler, onlar da bu memleketin geleceğini düşünen, demokrasiyi, hukuku düşünen iyi insanları Anayasa Mahkemesine seçerler.” diye, yine 3’ünü Meclisin, yine 2 tanesini Senatonun seçmesini onlar da Anayasa değişikliğiyle Anayasa’ya koymuşlar ama 12 Eylül geliyor, darbe hukuku ortaya konuyor: Millete güvenilmez, onların temsilcilerine hiç güvenilmez çünkü 12 Eylül hukukunda millet potansiyel tehlikedir, onların temsilcileri de daha büyük tehlikedir. O yüzden, millete ait olan bu yetkiyi 12 Eylül hukuku, darbe hukuku gasbetmiştir. Bugün yapılan bu düzenlemeyle Parlamentoya 3 tane üye seçme imkânı getiriliyor, o da nihai seçici değil, dolaylı seçici; gasbedilen bir hakkın yirmi sekiz yıl sonra iadesi anlamına gelir.
Değerli milletvekilleri, bakın, yine bu hukukun kurduğu Anayasa Mahkemesine bakıyorsunuz, 2003’te Sayın Bumin bir öneri veriyor ve önerinin içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa Mahkemesine toplam 4 tane üye seçmesini ifade ediyor. Bu Anayasa Mahkemesi de bunu söylüyor. Darbe hukukunun oluşturduğu Anayasa Mahkemesi “Anayasa Mahkemesine Parlamento üye seçsin.” diye öneri getiriyor Parlamentoya. Ama bakın, ben çok üzüldüm, dünyada bir parlamento var mıdır ki kendi anayasa mahkemesi oluşurken oraya, parlamenterler, seçilmesin diye canhıraş bir mücadele içerisinde olur? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Olabilir mi böyle bir şey, olabilir mi acaba? Ama maalesef oluyor. Kendine güvenmeyen parlamenterlerin olduğu bir yer, kendine güvenmeyen, milletine güvenmeyen ama başkalarına güvenen, “Onlar her şeyi iyi yapar, biz her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştırırız.” diyen sakat bir anlayış, 12 Eylül ruhunun yansıdığı bir anlayış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kendi milletvekiline de güvenmeyen!
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İşte bugün bu ruhu oylayacağız. Devam mı yoksa dursun mu?
Peki, bir başka konu: Cumhurbaşkanının durumu. Değerli milletvekilleri, bugün Anayasa’mızda 11 asıl, 4 yedek üyenin tamamını Sayın Cumhurbaşkanı nihai olarak seçiyor. Bugün bu arızalar varsa, tamamını Sayın Cumhurbaşkanı seçmiyor mu nihayetinde? Şimdi ne değişiyor? Üye sayısı 17 oluyor. 17 üyeden 14’ünü Sayın Cumhurbaşkanı seçiyor. Cumhurbaşkanının seçim yetkisi her hukukta var, 12 Eylül hukukunda da var. Canhıraş bir şekilde savunduğunuz 12 Eylül hukuku da bunu söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, size de ek süre veriyorum. Lütfen konuşmanızı tamamlayın efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Anayasa Mahkemesinin Parlamentoya ve siyasi partilere gönderdiği öneride de aynı şeyler var. Baktığınız zaman, Cumhurbaşkanının pozisyonu güçlenmiyor, aksine, seçtikleri azalıyor. Cumhurbaşkanı bugün 4 tane doğrudan üye seçiyor ama mevcut düzenlemeye göre de 3 tane doğrudan üye seçiyor. “Hukukçu sayısı azalıyor.” Yok öyle bir şey. Yargıtaydan 3 tane, Danıştaydan 2 tane, Askerî Yargıtaydan 1 tane, Askerî Yüksek İdare Mahkemesinden 1 tane, barolardan gelen 1 tane, YÖK’ten gelen 2 tane, yine Cumhurbaşkanının doğrudan seçecekleri raportörleri, birinci sınıf hâkimleri, avukatları koyduğunuz zaman Mahkemenin 15’i hukukçu. Ama siz Danıştayı hukukçu saymazsanız, Askerî Yüksek İdare Mahkemesini hukukçu saymazsanız, onu saymazsanız, bunu saymazsanız, işi çarpıtmak için her şeyi tersinden gösterirseniz böyle bir yaklaşım ortaya çıkar.
Bu düzenlemenin demokrasinin gelişmesi için, hukukun ileri gitmesi için, Anayasa Mahkememizin ve Parlamentomuzun ileri Batı ülkelerinde, hukukun üstün olduğu yerlerdeki gibi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, ek süreniz de doldu. Sadece selamlama yapabilmeniz için mikrofonu açıyorum. Lütfen…
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - …şekillenmesi için yapılması gerekli bir düzenleme olduğunu ifade ediyor ve bu konu üzerinde yapılan bütün çarpıtmaların özel mülkü gibi görenlerin gayretinden başka bir şey olmadığını ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Dedegil, gerekçe mi, konuşacak mısınız?
ALEV DEDEGİL (İstanbul) – Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Tamam Sayın Gök.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Milli iradenin temsil yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçeceği üye sayısı artırılmıştır.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Sayın Gök, buyurun.
İSA GÖK (Mersin) – Yerimden bir dakika söz istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, yerinden söz veremezsiniz.
BAŞKAN - Neye göre efendim?
İSA GÖK (Mersin) – 60/4’e göre Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Efendim önergede 60 uygulanmaz Sayın Başkan. Önergede sadece komisyon ve önerge sahibi konuşabilir.
BAŞKAN – Sayın Gök, önergeler görüşülürken…
İSA GÖK (Mersin) – Efendim, ben on dakikadır parmak kaldırıyorum Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Önergede sadece önerge sahibi ve komisyon kısa bir açıklama yapabilir.
BAŞKAN – Efendim olabilir ama baştan beri önerge görüşüyoruz burada Sayın Gök.
İSA GÖK (Mersin) – Efendim… Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Önergelerden birine imza atsaydınız, konuşsaydınız olmaz mıydı efendim.
İSA GÖK (Mersin) – Efendim önerge değil, 60/4’e göre…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, 60/4 uygulanmaz burada.
BAŞKAN – Oturun yerinize efendim, oturun. Lütfen oturun yerinize.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 87/9 uygulanır burada Sayın Başkan, 60 uygulanmaz.
BAŞKAN – Bakalım efendim, 87/9. Şimdi biri 60/4 diyor, biri 87/9 diyor. Bir bakalım ne diyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 87/9 efendim. Önergelerde sadece önerge sahibi, komisyon ve hükûmet konuşabilir.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, farklı farklı şeyler.
“Pek kısa bir sözü olduğunu belirten üyeye Başkan, yerinden konuşma izni verebilir.”Gerçi Başkanın takdirine bırakılmıştır.
“Pek kısa bir sözü olduğunu…” diyor İç Tüzük.
O zaman, siz bir dakika içerisinde lütfen meramınızı anlatın.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, Anayasa Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu’nun ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, konuşmalarında, Avrupa’daki anayasa mahkemelerinin yapısı ve görevleriyle ilgili olarak Genel Kurula yanlış bilgi verdiklerine ilişkin açıklaması
İSA GÖK (Mersin) – Sağ olun Sayın Başkan.
Sayın Komisyon Başkanı ve Grup Başkan Vekili Sayın Bozdağ yanlış bilgi veriyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Avrupa’da yasama organının ve yürütmenin anayasa mahkemesine üye vermesi var ancak buradaki kriter, anayasa mahkemesinin Yüce Divan yetkisinin olup olmamasıdır. Almanya, İspanya örneği yanlış örnektir çünkü oralarda -Fransa örneği yanlıştır- Yüce Divan yetkisi yoktur.
İki: Mustafa Bumin imzalı Anayasa Mahkemesinden gelen teklifte ise şu anki Anayasa’da olduğu gibi yüksek yargı organlarının salt çoğunluğuyla göndereceği doğrudan üyeleri vardır ve efendim, Yüce Divan yetkisi olduğu için, Anayasa Mahkemesinin gönderdiği tasarı taslak metninde de zaten 11 tane üyenin yargıdan gelen, doğrudan yargının gönderdiği üyeler olmasına dikkat çekilmiştir. Avrupa’da Yüce Divan yetkisi varsa çoğunluğu yargının seçtiği, doğrudan seçtiği üyelere verilmektedir.
BAŞKAN – Peki, Sayın Gök…
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Komisyon Başkanı orada yanlış bilgi verdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Peki efendim, tamam, zabıtlara geçti beyanınız efendim.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, burada…
BAŞKAN – Sayın Bozdağ, anlayamadım, ne dediniz?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Hatip 60’a göre konuşurken benim yanlış bilgi verdiğimi söyleyerek benim söylediğim şeyi çarpıtmıştır, söylemediğim şeyi çarpıtmıştır. Söylediğimi çarpıtsa gam yemem ama söylemediğim bir şeyi çarpıtma gibi büyük bir maharet göstermiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok öyle bir şey ya!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Genel Kurul şahit ve Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim, ona yerinden söz verdim, siz de yerinizden açıklama yapın efendim lütfen.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ama sataşma var.
BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, böyle karşılıklı… Lütfen… Burası münazara yeri değil Genel Kurul. Lütfen…
Buyurun efendim.
2.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ’ın, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün, konuşmasında söylediği sözleri değil söylemediği konuları çarpıtmasına ilişkin açıklaması
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, burada ben konuşurken Avrupa ülkelerinde anayasa mahkemesinin oluşumundan bahsettim, nasıl oluştuğunu söyledim ama ben burada Yüce Divan göreviyle ilgili bir kelime dahi kullanmadım. Benim kullanmadığım bir kelimeden hareketle “Efendim, burada Hatip yalan söylemiştir, yanlış söylemiştir...” gibi bir ifade kullanıldı ama bu da önemli bir şeydir, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşım, söylemediğim bir konuda yalan söylediğimi nasıl keşfetti, tespit etti, anlayamadım.
Bu hususu zabıtlara geçirmek için ifade ettim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, efendim, sizinki de zapta geçti efendim, sizinki de zapta geçti.
İSA GÖK (Mersin) – Sayın Başkan, efendim…
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan ve 264 Milletvekilinin, 7/11/1982 Tarihli ve 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/656) (S. Sayısı: 497 ve 497’ye 1’inci Ek) (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklifin 17’nci maddesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddenin oylamasını gizli oylama…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – …şeklinde yapacağız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
AHMET YENİ (Samsun) – Otur yerine, otur!
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere size…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
AHMET YENİ (Samsun) – Geç yerine!
BAŞKAN – …verilen pullardan beyaz olanı “kabul”, kırmızı olanı “ret”, yeşil olanı ise “çekimser” oyu ifade etmektedir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, oylamaya geçtim Sayın Genç. Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Komisyon Başkanı konuşmasında bana sataştı, tutanağı getirtin, sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN – Zaptı getirteceğim efendim, gerçekten öyle bir şey varsa işlem yaparız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, ben de onu istiyorum efendim.
BAŞKAN - Lütfen oturun yerinize.
Sayın milletvekilleri, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
Lütfen, değerli arkadaşlar, tane tane okuyun, ismi okunmayan arkadaşımız sıraya girmesin. Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın açık oylama yapılıyor, bakın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yavaş biraz! Şimdiden doldu millet!
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) - Sıraya giriyorlar ama sıraya giriyorlar!
BAŞKAN – Sayın Arınç, bir mazereti nedeniyle önceden oy kullanma talebinde bulundu.
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) - Sıraya giriyorlar!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkanım, yavaş yavaş kullanılsın efendim.
BAŞKAN – Bir saniye efendim.
Sayın Arınç’a ben önceden oy kullanma izni verdim, kullanacak, çünkü bir toplantıya yetişmesi gerekiyor.
(Oyların toplanmasına başlandı)
(Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam ve Giresun Milletvekili Murat Özkan arasında karşılıklı laf atmalar, MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Arkadaşlar… Arkadaşlar…
ATİLA EMEK (Antalya) – Ne oluyor ya? Millî Eğitim Komisyonu Başkanı ne yapıyor orada?
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
ATİLA EMEK (Antalya) – Şuna bak, şuna bak ya! Ayıp, ayıp! Şu hâle bak ya!
BAŞKAN – Tamam efendim, bir şey yok efendim. Lütfen değerli arkadaşlar… Lütfen sakin olalım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Oraya bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sinirlenecek bir şey yok, lütfen sakin olalım.
ATİLA EMEK (Antalya) – Açık oy kullanıyor. Ayıp, ayıp!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Açık oy!
CANAN ARITMAN (İzmir) – Açık oy kullanıyor.
ATİLA EMEK (Antalya) – Koskoca Komisyon Başkanı! Evet, açık oy kullanıyor. Ayıp ya, ayıp!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Mehmet Sağlam açık oy kullanıyor.
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) – Senin gözün kör o zaman! Bu zarf kapalı. Senin gözün kör o zaman!
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Oylamalar gizli yapılıyor. Çarpıtılıyor Sayın Başkan.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Perdeleri kapatın.
BAŞKAN – Divan üyesi arkadaşlarımız, milletvekillerine zarf veren arkadaşlarımız; lütfen zarfın içine bakın ve milletvekili arkadaşlarımız da zarfı aldığınızda içine bakın, ondan sonra oyunuzu kullanın lütfen. (CHP sıralarından gürültüler)
Tamam efendim. Ne fark eder? Hepsine güveneceğiz, Divandaki arkadaşlarımıza güveniriz biz. (Gürültüler)
Arkadaşlar niye ayaktayız Allah aşkına? Lütfen oturun, oy kullanıyoruz.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Mustafa Elitaş orada oyları kontrol ediyor. Orada ne bekliyor o? Mustafa Elitaş oradan çekilsin efendim.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Açık oy kullanılıyor...
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Mustafa Elitaş oradan çekilsin.
BAŞKAN – Sayın Genç, ne var?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, oradan çekilsin efendim, Mustafa Elitaş oradan çekilsin.
BAŞKAN – Ben bir şey görmüyorum orada. Arkadaşlar sırada, işte, zarf alıp kullanacaklar oylarını.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, orada oturmasın, gelsin şurada otursun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz yavaş.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Ağır ağır okuyun, yavaş yavaş; anlaşılmıyor.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, perdeler açık! Perdeler kapansın.
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Perdeler açık! Oradan takip ediyorlar Sayın Başkan.
CANAN ARITMAN (İzmir) – Elitaş’a oy gösteriyor!
BAŞKAN – Ne diyorsunuz efendim, anlayamadım?
TURGUT DİBEK (Kırklareli) – Elitaş oraya oturmuş, tek tek bakıyor. Perdeler açık!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) – Kemal Bey, gel beraber oy kullanalım!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Her şey İç Tüzük’e uygun yapılıyor.
BAŞKAN – Efendim, şu perdeleri bir görevli arkadaşımız... Çekiverin efendim, çekiverin perdeleri.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Başkan, perdeler hâlâ açık.
BAŞKAN – Ben mi açayım gideyim de şimdi Sayın Anadol.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) – Uyarın.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sayın Başkan, perdeler kapalı efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Perdeyi kapatarak kullanın, hem örnek olursunuz.
SERACETTİN KARAYAĞIZ (Muş) – Bakın, bakın, gördünüz mü?
BAŞKAN – Lütfen… Lütfen…
(Oyların toplanmasına devam edildi)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Mustafa Elitaş Grup Başkanı olarak orada oyları kontrol ediyor, lütfen oradan çıksın efendim. Mustafa orada herkesin oyunu görüyor efendim. Yani onun orada görevi yok ki, herkesin ne oy kullandığını görüyor orada. Bu, açık oylama. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Oyların toplanmasına devam edildi)
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Sayın Başkan, perdeleri kapattırabilir misiniz?
AHMET YENİ (Samsun) – Fotoğraf çekemezsiniz.
Sayın Başkan, kabinler fotoğraflanıyor.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
(Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras’ın oy zarflarını oy kutusuna atmaları sırasında)
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) – Güzel bir fotoğraf! Bravo! Yakıştı sana!
[AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından alkışlar (!)]
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Milletvekili özgür iradesini gösterdi. Zincirlenmemiş bir irade var burada.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, CHP’liler oy kullanmadı, davet edecek misiniz?
ATİLA EMEK (Antalya) – Sen otur yerine, karışma bu işlere Ahmet!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sen yerine otur, karışma! Kadrolu laf atıcı!
ATİLA EMEK (Antalya) – Sana bir şey getirmez bu Ahmet!
AHMET YENİ (Samsun) – Oy kullanmayan var Sayın Başkan!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Otur yerine!
BAŞKAN – Lütfen, lütfen… Tüm milletvekili arkadaşlarımızın isimleri okunmuştur kâtip üyelerce, isteyen oy kullanır isteyen kullanmaz, milletvekili arkadaşlarımızın kendi takdiridir. Lütfen…
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, oyunu kullanmayan arkadaşımız kaldı mı? (AK PARTİ sıralarından “CHP’liler kullanmadı.” sesleri)
Lütfen sayın milletvekilleri… Lütfen birbirimize saygılı olalım, birbirimizin tercihine de saygılı olalım.
Oy kullanma işlemi tamamlanmıştır.
Lütfen, oy kutularını kaldırınız.
(Oyların ayrımına başlandı)
BAŞKAN - Sayın milletvekili arkadaşlarım, şu görüntü pek hoş değil.
Sayın Anadol, arkadaşlarımıza rica edelim, yerlerine otursunlar. Gerçekten hoş görünmüyor. Herkes otursun.
Divan üyesi arkadaşlarımız büyük bir titizlikle sayımlarını yapacaklar. Bir arkadaşımız açacak, diğerleri gözlemde olacak. Hiçbir tereddüt duymayın, Divan görevini dört dörtlük yapacaktır. Sonucu sakinlikle bekleyeceğiz.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, niye yoğun bir gürültü var?
CANAN ARITMAN (İzmir) – İşaretleşiyorlar efendim. AKP’nin idare amirleri buraya işaret ediyor.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olalım. Arkadaşlarımız henüz daha sayımı bitirmediler.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen… Kulislerde çay ikramımız var.
(Oyların ayrımına devam edildi)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinin gizli oylama sonucunu açıklıyorum:
“Oy Sayısı : 410
Kabul : 337” (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)
Lütfen… Lütfen sayın milletvekilleri…
“Ret : 69
Çekimser : 1
Boş : 3
Geçersiz : -
Kâtip Üye Kâtip Üye
Bayram Özçelik Harun Tüfekci
Burdur Konya”
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.15
BAŞKAN: Mehmet Ali ŞAHİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ? Yok.
Ertelenmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, Anayasa Komisyonu Başkanı…
BAŞKAN – Bir saniye, önümde, biraz sonra sizinle ilgili işlemi yapacağım.
6’ncı sırada yer alan Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı ile Avrupa Birliği Uyum ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonları Raporları (1/806) (S. Sayısı: 498)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7’nci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.
7.- Türkiye Cumhuriyeti ile İrlanda Arasında Gelir ve Sermaye Değer Artış Kazançları Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/689) (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN – Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Şimdi, birleşimi kapatmak durumundayım ama ondan önce Sayın Genç’in…
Sayın Genç, tutanakları getirttim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet.
BAŞKAN – Tabii, karşılıklı…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ben sadece, Sayın Başkan, demişim ki…
BAŞKAN – Orada evet bir kelime var, bir kelime var orada…
KAMER GENÇ (Tunceli) – “Milletvekiline hakaret edene İç Tüzük’ün 160’ıncı maddesine göre…”
BAŞKAN – Yalnız… Yalnız, tabii, ben size bir önceki oturumda söz vermek durumdaydım İç Tüzük gereği.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Anladım ama yani sizden kaynaklandı.
BAŞKAN – Ancak o kadar burası, Sayın Genç siz de takip ettiniz, burası görüşmelerin yapılmasına benim neticeyi açıkladığımda pek müsait değildi. Ben de doğrusu öyle…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yalnız Sayın Başkan, bu müsait olmama meselesi değil ki burası Türkiye Büyük Millet Meclisi salonu yani burada bizim can güvenliğimiz yoksa…
BAŞKAN – Ama güzel de, bakın siz… Sayın Genç, siz İç Tüzük’ü en az benim kadar biliyorsunuz, belki benden daha fazla biliyorsunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır, biliyoruz da ama milletin söz hakkını yok etmek…
BAŞKAN – Ama sataşma nedeniyle söz verilebilmesi için…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Evet, aynı oturumda…
BAŞKAN - …aynı oturumda biliyorsunuz…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Ayrıca, bakın sizin de tutumunuz var. Yarın o zaman söz isteyeyim. Siz bana “Kafayı çekmiş, gelmiş.” demişsiniz. Dün ben size sordum: “Siz bunu söylediniz mi?” Siz dediniz ki: “Tutanaklarda yok.” Ama bütün televizyon kanallarında ve TRT’nin çektiği kanalda var. Siz orada demişsiniz ki: “Kafayı çekmiş, gelmiş.” demişsiniz. Bunu dediniz mi, demediniz mi?
BAŞKAN – Yanımdaki arkadaşa öyle bir şey söylediğim anlaşılıyor, ben de izledim onu, evet. Demişim efendim, demişim ama zabıtlara geçmemiş Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Özür diliyor musunuz, dilemiyor musunuz?
BAŞKAN – Bakın ne diyorum… Niye inkâr edeceğim Allah’ın bildiğini?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Allah’a inanıyorsan bunu inkâr etmemen lazım.
BAŞKAN – Tabii, niye inkâr edeceğim? Yanımdaki arkadaşıma çünkü nitekim zabıtlara…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Senin arkadaşın doğru dürüst şahitlik yapmaz ki.
BAŞKAN – Sayın Genç, bir saniye… Zaten zabıtlara geçen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Zabıtları yok ediyorsunuz.
BAŞKAN - …benim ifadelerimde de “Sayın Genç, bu akşam siz çok farklısınız. Her zaman böyle davranmazdınız.” diyorum. Onun bir tepkisi olarak söylemişim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – O ayrı bir olay ama Sayın Ekici’ye söz verdikten sonra “Kafayı çekmiş, gelmiş.” diyorsunuz. Bütün televizyon kanallarında var ve tutanak tahrifatı yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Efendim, yanımdaki arkadaşa onu söylemişim, inkâr etmiyorum Sayın Genç, tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Arkadaşımıza gerek yok.
BAŞKAN – Bunun sonucu neyse ben ona katlanırım Sayın Genç, tamam.
KAMER GENÇ (Tunceli) – O zaman, peki, televizyondaki sesi getirelim, kontrol edelim.
BAŞKAN – Tamam efendim, edelim.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Madem yarın onu konuşalım.
BAŞKAN – Yarın onu görüşemeyiz, kontrol ederiz.
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Bundan sonraki işlerde de komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 5 Mayıs 2010 Çarşamba günü saat 12.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.19